Emeritus Prof. Dr. Orhan Şener-Dünya mutluluk endeksi ve siyasal sömürü

Birleşmiş Milletler ve Gallup Enstitüsü tarafından 2012 yılından beri hazırlanan "Dünya Mutluluk Endeksi" geçen hafta yayımlandı. Önemi nedeniyle her yılın 20 Mart günü, "Dünya Mutluluk Günü" olarak kabul edildi. İlk 10'a her yıl olduğu gibi dört İskandinavya ülkesi ile Hollanda, İsviçre ve İsrail girdi. Finlandiya 11 yıldır 6 kez 8.77 puanla en mutlu ülke olarak seçilirken Türkiye ise 147 ülke arasında 4.75 puanla 105. sıradan, en mutsuz olan ülkeler grubuna girmiştir. Ülke mutluluğunu kamu hizmetlerin kalitesi ile bireysel olarak iyi durumda olma gibi iki faktör oluşturmaktadır:

Bireysel mutluluk kriterleri: Yeterli gelir, uzun ve sağlıklı bir yaşam beklentisi, kaliteli eğitim, sanatla uğraşmak, hür ve bağımsız karar alabilmek, güçlü sosyal dayanışma, yolsuzluk algısının olmaması, evcil hayvan sahibi olmak.

Toplumsal mutluluk kriterleri: Kaliteli eğitim, sağlık, toplu konut, kitle taşımacılığı ve sosyal güvenlik hizmetleri, yaşam giderlerini karşılayacak yeterli gelir seviyesi, adil gelir dağılımı (düşük Gini katsayısı), kamu sektörünün büyüklüğü (genel ekonominin yaklaşık yarısı), demokrasinin kalitesi, bağımsız yargı, vergilemede adalet ve toplumun yolsuzluklara karşı duyarlı olması gibi çok sayıda ölçülebilir kriterler sayılabilir.

Kamuoyunda tartışılmayan önemli bir kriter ise siyasal sömürüdür. Seçimler mekanizmasıyla muhalif seçmenlerin iktidar partisinin bütçesini ödemek zorunda oldukları vergilerle desteklemek zorunda kalmaları kamu ekonomisindeki siyasal sömürüdür. Örneğin, yüzde 35 azınlık oyu ile kurulan bir hükümetin sunduğu kamu hizmetlerini (laik ve bilimsel eğitim yerine dinsel eğitim gibi) tercihlerine uymadığı halde tüketme zorunda kalan yüzde 65 gibi büyük bir seçmen kitlesi mutsuz olmaktadır. ANAP ve AKP bütün seçimlerde hep yüzde 35 azınlık oyu ile bütçelerini çoğunluğa finanse ettirdiklerinden, nüfusun çoğunluğu 30 yıldır mutsuzdur.

ÇÖZÜM ÖNERİMİZ

Yukarıda sıralanan bireysel ve toplumsal mutluluk kriter ve koşullarının yokluğuna, siyasal sömürü de eklendiğinde, halkın en az yüzde 65'inin derin mutsuzluk içinde olduğu görülür. Bu nedenle seçim sistemi aşağıdaki biçimde düzenlenerek siyasal sömürü önlenebilir.