Dünya düzeni hasta - NEJAT ESLEN

Dünyada giderek kurallara dayalı, liberal dünya düzeni olarak tanımlanan uluslararası sistemin ve bu sistemin kurumlarının eskidiği; günümüzün gereksinimlerini karşılamadığı gibi adil olmadığı, Batı'nın çıkarlarını dayattığı, bu nedenle de reformdan geçirilmesi veya yeni bir düzenin kurulması gerektiği konusunda genel bir görüş oluşmaktadır.

Nitekim Batı blokunun üyesi Fransa'nın devlet başkanı Macron bile, uluslararası konularda önemli ağırlığı olmasa da 22 Eylül 2024 tarihinde yaptığı konuşmada, "İnsanların barış içinde birlikte yaşayabilmesi için adil olmayan bu dünya düzeninin reformdan geçirilmesi" gerektiğini ifade etti. Macron, bu konuşmasında BM, Dünya Bankası, IMF gibi uluslararası kurumların da reformdan geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

Oysa, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Putin yıllardan beri mevcut düzenin adil ve eşitlikçi olmadığını, hegemonyaya ve güç politikalarına açık olduğunu, bu nedenle de bu düzen içinde barış, istikrar ve kalkınmanın sağlanamadığını, değişmesi gerektiğini, çok kutuplu düzenin gerekli olduğunu ifade etmektedir. Bu nedenle de ABD, Çin ve Rusya'yı "revizyonist" güçler olarak tanımlamaktadır.

ÇOK KUTUPLU DÜZEN

Soğuk Savaş sonrasında, kısa tek kutuplu dünya düzeni içinde ABD'nin jeostratejik hamlelerinde gücündeki çevrelemelerin ortaya çıkması ile birlikte ve Asya coğrafyasında Rusya'nın ve özellikle de Çin'in ABD'ye rakip jeopolitik aktörler olarak yükselmesi ve güç dengelerinin değişmesiyle zaten kurallara dayalı dünya düzenini, daha adil çok kutuplu düzene dönüştürme çağrıları ve çabaları başlamıştı.

Yaklaşık seksen yıllık dünya düzeninin insanlığın ciddi sorunlarına çare üretmediği, güç kaybettiği, eski, demode ve hasta olduğu söylenebilir. Bu hasta düzenin reformlarla tedavi edilmesi kolay değildir. Birleşmiş Milletler'de (BM) başlatılan sıkıntılı reform çalışmaları bu görüşün doğruluğunu kanıtlamaktadır. Değişen dünya şartlarına rağmen BM Güvenlik Konseyi'nde, Afrika, Latin Amerika ve İslam dünyası hâlâ temsil edilmemektedir. BM Güvenlik Konseyi'nde reform önemlidir ve şarttır. Ancak bu reform küresel düzenin değişmesi ve küresel sorunlarla mücadele edilebilmesi için yalnızca bir başlangıç olabilir.

KÜRESEL YOKSULLUK

Dünya, mevcut düzenin değişmesini zorlayan iki büyük insani sorun ile karşı karşıyadır. Bu düzenin en büyük sorunlarından birisi küresel yoksulluktur. Mevcut düzen, geçen seksen yıl içinde küresel gelir ve varlık dağılımında adaleti sağlayamamıştır. World Inequalıty Report'a göre 2022 yılında, dünyada en tepedeki yüzde 1'lik azınlık küresel servetin yüzde 38'ine, tepedeki yüzde 10'luk azınlık ise yüzde 76'sına sahip olmuştur. Alttaki yüzde 50'lik kesimin payına ise servetin sadece yüzde 2'si düşmektedir. Alttaki yüzde 90'lık nüfusun payı ise sadece yüzde 24'tür.

Mevcut dünya düzeninin bir başka önemli sorunu ise iklim değişikliği nedeni ile giderek etkisini artırmakta olan su kıtlığı sorunudur. Suyun ikamesi yoktur ve susuz yaşam olanaklı değildir. UNICEF'e göre, günümüzde 2 milyardan fazla insan su kıtlığının olduğu ülkelerde yaşamaktadır. 2030 yılından önce 700 milyon insan su kıtlığı nedeni ile yaşadıkları yerlerden göç edeceklerdir. 2040 yılından önce ise dünyada yaşayan her 4 çocuktan 1'i, aşırı su sıkıntısının olduğu yerlerde yaşayacaktır.