Demokrasimize bulaşan enfeksiyonlar - Ülgen Zeki Ok

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102. yıldönümü yaklaşırken demokrasimizin geldiği nokta, rahmetli Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcımız Sabih Kanadoğlu'nun 10 yıl önce bir tıbbi enfeksiyon hastalıkları kongresinde yaptığı "demokrasiye musallat olan enfeksiyonlar" konulu konuşmayı aklıma getirdi. Konu önemli, çünkü şu anda Türkiye'nin bağışıklık sistemi bilinçli ve sistematik olarak aşırı derecede baskılanmış durumda ve normal koşullarda hiçbir belirtiye yol açmadan kolaylıkla atlatacağımız enfeksiyonlar bile son derece önemli hastalık tablolarına yol açabilir...

Sarıgerme'de düzenlenen bir kongreye davetli olarak katılan Kanadoğlu konuşmasına, "İnsan vücuduna giren virüs, bakteri veya parazitlerin yol açtığı enfeksiyonlara benzer biçimde, demokrasiye bulaşan enfeksiyonlar da vardır" sözleriyle başlamıştı. Yürütmenin bütün işlem ve eylemlerinin saydam olması gerektiğini, sandıkta başlayıp, sandıkta biten demokrasinin "demokrasi" sayılamayacağını, parti başkanının potansiyel rakiplerini yok etmesi durumunda demokrasinin gelişemeyeceğini, etnik veya dinsel baskıları önleyen ulus-devlet sisteminin emperyalizm tarafından istenmediğini belirtmişti. Demokrasilerde demokrasiyi yok etme özgürlüğünün bulunmadığını, tüm anayasalarda buna karşı önlemler alındığını; anayasa uygulanmıyorsa o ülkede demokrasiden bahsedilemeyeceğini eklemişti sözlerine...

TOPLUMUN ANTİKORU

Mikropları ortadan kaldıran sistemleri saydamlık, katılımcılık ve parti içi demokrasi, çoğunlukçu değil çoğulcu bir ortamda her şeyin rahatça konuşulması, bağımsız medya ve kuvvetler ayrılığı olarak açıklayan Kanadoğlu, laikliği ve dinin siyasete alet edilmemesinin demokrasinin ön koşulu olduğunu dile getirmişti. Halkın demokratik haklarını bilmelerinin ve savunmalarının, yani demokrasi kültürünün, demokrasinin oturması için gerekli olduğunu, tepki gösterecek toplum bulunmadığında hem demokrasinin hem de güvenliğin tehlikede olacağını savunan Kanadoğlu, "Toplum demokrasinin virüslerine karşı antikor üretmelidir" demişti.

Her şeyin eğitimle başladığını, eşit haklara sahip yurttaşların üst kimlikten, yani ulus-devletten uzaklaşmamaları gerektiği belirten Kanadoğlu, demokrasinin virüslerinin çoğalıp hastalığa yol açmalarını önlemek için tarihimizi de iyi bilmemiz gerektiğini vurgulamıştı.

Geçen 10 yılda yaşananların haklı çıkardığı manevi babam Kanadoğlu'nun bıraktığı yerden devam edeyim. Son yıllarda, bağışıklık sistemimizi güçlü tutan etmenlerin zayıflatılması sonucu, özellikle "fırsatçı" bazı enfeksiyon etkenlerine açık hale geldik. Bu enfeksiyon ajanları basit virüsler değil, çok daha gelişmiş ve karmaşık yapıya sahip olan parazitler.