Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir. Demokrasilerde esas olan halkın iradesidir; yönetme fonksiyonu halkın seçmiş olduğu temsilciler aracılığıyla yerine getirilmektedir.
Demokrasi farklılıkların özgürce ve bir arada hoşgörü içinde yaşayabildiği tek yaşam biçimi ve yaşam kültürüdür. Değişim ve yenilik, sürekliliğin ve gelişmenin besleyici gücüdür, rekabetin olmadığı yerde gelişme olmaz. Demokrasi; halk tarafından yönetim, halkın iktidarı ve çoğunluğun iktidarı gibi bir çok şekilde tanımlanmaktadır. Aristo da demokrasiyi, "kişilerin oligarşik eğilimlerini engelleyen bir yönetim biçimi" olarak tanımlamıştır.
Siyasi partiler demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurlarından önemli biridir. Halkın, yöneticileri belirlemesi ve onlar aracılığıyla yönetime katılmalarının aracı olan siyasi partiler yerine getirdikleri bu görevle demokrasinin siyasal yaşamda yerleşmesini sağlarlar. Eğer bir parti kendi iç yaşantısında demokratik değer ve geleneklere sahip değilse ve parti içi demokrasiyi çalıştırmıyor ise o partinin iktidar olması durumunda, "demokrasiyi geliştireceği ve kurumsallaştıracağı" konusundaki söylemleri inandırıcı olmayacaktır.
Parti içi demokrasi; "siyasi partilerin iç yaşantılarının demokrasinin temel ilkeleri üzerine inşa edilmesi, olabilecek oligarşik eğilim ve baskıların engellenmesi, demokratik örgüt bilinci oluşturularak; genel başkan, parti organları ve partinin seçimlerde aday kadrolarının demokratik yöntemlerle belirlenmesi, karar mekanizmalarının aşağıdan yukarıya katılımcılık yoluyla çalışması" olarak ifade edilebilir. Parti içi demokrasi aynı zamanda partililerin; düşünce, oy ve söz özgürlüklerinin güvenceye alınmasıdır.
HALKTAN KOPUK SİYASETSiyasi partilerin, topluma öncülük edebilmesinin ve çoğulcu demokrasiyi yaşama geçirebilmelerinin önkoşulu; parti içinde farklı düşüncelerin bir arada yaşayabilme ve yarışabilmelerine olanak sağlayacak bir parti içi demokrasi ve hukuk düzenine sahip olmalarıdır.
Ülkemizde siyasi partilere bakıldığında, partide lider ve etrafındaki grupların partide mutlak egemen güç olduklarıdır. Bu durum partilerde imtiyazlara ve yukarıdan aşağıya buyurgan yönetim anlayışlarının oluşumuna neden olmuş ve parti içi demokrasinin çalışmasını engellemektedir.
Ülkemizde büyük bir siyasi tıkanıklık ve bunun neden olduğu kirlenmişlik yaşanmaktadır. Siyaset kurumu temel işlevine ve özüne büyük ölçüde yabancılaşmış, halktan ve halkın gündeminden kopmuştur.
Siyaset kurumunda yaşanılan bu tıkanıklığın ve kirlenmişliğin temel nedeni siyasi partilerimizde egemen olan tepeden inmeci ve buyurgan yönetim anlayışıdır ve parti içi demokrasinin çalışmamasıdır.
Siyasi partilerde parti aday kadroları çoğunlukla merkez yoklamasıyla belirlenmektedir. Milletvekilleri, belediye başkanları ve meclis üyeleri; genel başkan ve etrafındaki bir grup tarafından seçilmektedir. Dolayısıyla parti üyelerinin seçme hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Bu demokrasinin özüne ve parti içi demokrasi düzenine aykırıdır.
SEME VE SEİLEBİLME ÖZGÜRLÜĞÜBuyurgan yönetim anlayışı halka ait olan seçme yetkisini kendi üzerine almıştır. Dolayısıyla bu durum seçilenlerin seçenlerine itaatine dönüşmüş ve seçilenlerin özgürlüklerini ortadan kaldırmıştır. Özgürlüklerin ortadan kalkması ahlaki olmayan ilişkileri beraberinde getirmiştir ve seçilenler üzerinde kişilik bozukluklarına neden olmaktadır.
Siyaset biliminin temel ilkesi olarak seçilenler seçenlerine hizmet ederler. Seçme yetkisinin parti üst yapılarınca kullanılması; siyasetçilerin halkla olan organik ilişkilerini zayıflatmış ve siyasette yaşanan katılımcılık ve temsil sorunlarına temel oluşturmuştur. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak seçilenler, halktan kopmuş ve seçen parti üst yapılarına itaat eder hale gelmişlerdir. Seçilenlerin özgürlükleri ortadan kalkmaktadır, çünkü buyurgan yönetim anlayışıyla ters düştüklerinde gelecek seçimlerde seçilme durumları riske girecektir.

8