'Dağları kaz!' - RECEP NAS

Cerattepe, yeşil yol, İstanbul Kuzey Ormanları, termik ve nükleer santrallar, HES'ler, Salda Gölü, Akbelen derken şimdi yeniden Kaz Dağlarına göz diktiler. Dahası var tabii, say say bitmez doğa kıyımı, kırımı...

"Kestiğimiz ağaçlardan fazlasını diktik, dikeceğiz" deyip böbürlenmekle olmuyor. Çünkü orman sadece ağaçlardan oluşmuyor, yüz binlerce yılda toprağıyla, suyuyla, börtü böceğiyle, bitkileriyle (flora), hayvanlarıyla (fauna) oluşan "ekosistem" denen bir bütün o, doğal bir varlık. Bileşenler zincirleme birbirine bağlı, ağaçlar, çalılar, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar, hayvanlar, su kaynakları...

Kaz Dağlarında, altın aramak için 195 bin ağaç kesen Kanadalı Alamos Gold'dan sonra şimdi de Cengiz Holding işbaşında. İnce gövdeli diye saymadıkları ağaçlar da katılınca en az 1 milyon ağaç kesilecek. Oysa bilim insanları iklim değişikliğini durdurmak için ormanların korunmasını, dahası çok geniş yeni orman alanlarının oluşturulmasını öneriyorlar. Orman su üretir, yağışın hızını keser; su, yapaklardan damlayıp yeraltına iner. Ormansızlıksa küresel ısınmayı artırıp iklim değişikliğini hızlandırıyor, biyolojik çeşitliliği azaltıyor. Ormanlar daha da azalınca yurdumuzda kuraklık daha da artacak kuşkusuz.

Afet, doğa olayının kendisi değil, sonucudur. Doğanın dengesi bozulunca bu sonuç kaçınılmazdır. Başka bir deyişle, önlem alınmayınca doğa olayı afete dönüşüyor.

1956'dan 2002'ye kadar 250 bin hektar orman alanına maden ve turizm için izin verilmişken 2002'den bu yana izin verilen alan 540 bin hektar olmuş. Doğa savunucularının ne güzel sözüdür: "Toprağın üstü 'altın'dan değerlidir."

Homeros, İlyada adlı yapıtında "İda" dediği Kaz Dağlarını "Bin pınarlı, yabanıl hayvanların anası" diye anlatıyor. İda, "gölgelik ve serin yer" anlamına geliyor. Kaz Dağları mitolojide tanrıların yeridir. Bizim de söylencelerimiz var: Sarı Kız, Hasan Boğuldu...