Cumhuriyetin değerlerini savunmak - Dr. Tunay Şendal
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, Türk tarihindeki modernleşme ve ulus-devlet oluşturma çabalarının dönüm noktasıdır.
1923 tarihi, yalnızca bir rejim değişikliği değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve siyasal bir dönüşümün başlangıcıdır. Ancak bazı çevreler, 1923'ü "darbe" olarak nitelendirerek Cumhuriyetin temel ilkelerine saldırmaktadır.
CUMHURİYET KARŞITLIĞIN ARKA PLANIBu söylem, siyasal İslam ve post-Kemalist akımların, Cumhuriyetin laiklik ve modernleşme projelerine yönelik eleştirilerinin bir parçasıdır.
İdeolojik bir görüş olarak, küresel ölçekte 1920'ler, Türkiye'de ise 1960'larda ortaya çıkan siyasal İslam, Cumhuriyetin laiklik politikalarını dinsel kimliğin bastırılması olarak görürken 1923'ü gayrimeşru bir süreç olarak nitelendirmektedir. Bu söylem, Osmanlı'nın geleneksel yapısının yok edildiği iddiasıyla mağduriyet anlatısını güçlendirmektedir. Laiklik karşıtlığı, yalnızca tarihsel bir eleştiri değil, aynı zamanda mevcut anayasal düzene meydan okuma çabasıdır. Bu yaklaşım, Cumhuriyetin modernleşme projesini "Batıcı" ve "halktan uzak" olarak yaftalayarak tarihsel gerçeklikleri çarpıtmaktadır.
12 Eylül 1980 darbesi sonrası ortamda meydana gelen postKemalizm ise, kurucu Kemalist ideolojinin modern Türkiye'deki yansımalarını eleştiren bir düşünce akımıdır. Bu akım, kimi zaman Cumhuriyetin laiklik, ulus-devlet ve eşitlik ilkelerini hedef alarak Osmanlı nostaljisini öne çıkarmaktadır. 1923'ün "darbe" olarak adlandırılması, bu söylemin en tartışmalı iddiasıdır ve Cumhuriyetin meşruiyetini sorgularken Osmanlı'nın dinsel yapısını idealize etmektedir. Ancak bu yaklaşım, Osmanlı'nın son dönemlerindeki ekonomik çöküş, kapitülasyonlar ve ayrılıkçı hareketler gibi tarihsel gerçeklikleri göz ardı etmektedir.
TARİHSEL GEREKLERİN ARPITILMASIHer iki söylem, tarihsel gerçeklikleri çarpıtarak Osmanlı'nın çöküş dönemindeki kaosu göz ardı ederken mevcut anayasal düzene meydan okuma hedefini paylaşır ve mağduriyet anlatısını güçlendirerek toplumsal belleği yeniden şekillendirme çabası gütmektedir. Bu ortak duruş, modern Türkiye'nin seküler yapısına alternatif bir düzen önerirken tarihsel bağlamdan kopuk intikam eğilimli bir romantizmle hareket etmektedir.