Cumhuriyet sadece bir gazete değildir... - Ekrem İmamoğlu

"Cumhuriyet imecesi" kampanyasını kısıtlı imkânlarıma rağmen ilgiyle takip ediyorum. Ülkenin dört bir yanından, aydınlardan, emekçilerden, sanatçılardan, gençlerden, kadınlardan yükselen dayanışma duygusunu çok kıymetli buluyorum. Cumhuriyet gazetesi, kurulduğu ilk günden itibaren bu toprakların hafızası, halkın gözü, kulağı, vicdanı olmuştur. Bu gazetede İlhan Selçuk'un kalemi, Uğur Mumcu'nun cesareti, Bahriye Üçok'un inancı, Ahmet Taner Kışlalı'nın umudu vardır.

Hepsi bu ülkenin aydınlık yüzünü temsil eder. Ve bugün de genç gazeteciler aynı inançla o mirası taşıyorlar. Alev Coşkun başkanlığındaki Cumhuriyet Vakfı, gazetenin okurlar ardına sahipliğini üstlenerek benzeri olmayan bir kurumsallaşma örneği veriyor. Kısacası Cumhuriyet hepimizin hikâyesidir. Halkın hikâyesidir. Nice yüzyıllara Cumhuriyet!

CUMHURİYET'İN KALBİ HALKTA ATAR!

Cumhuriyet gazetesi, 1924'te Mustafa Kemal Atatürk'ün çağrısıyla yola çıktı. Ne bir parti gazetesi oldu ne de tek bir grubun sesi... Her zaman halkın, özgürlüğün, eşitliğin yanında durdu. Daha ilk sayısında temel ilkesini ortaya koydu: Bağımsız, özgür ve halkın yanında bir gazete olmak. O yıllarda da kadınlara, çocuklara, ailelere seslendi. Toplumun aynası, geçmiş günlerin belgeleyicisi oldu. Bunu tarihten bir örnekle anlatmak isterim:

1929 yılının kışı memleketin en soğuk kışı olarak bilinir. Öyle ki Tuna üzerinden ve Karadeniz'den gelen buzullar boğazı kaplar ve kimi vatandaşlar buzlar üzerinden yürüyerek karşıya geçerler. İstanbul'da göllerin donduğu kar kalınlığının şehir merkezinde bir metreye yaklaştığı söylenir. İşte bu ayrıntıları biz nereden biliyoruz Tabii ki gazete arşivlerinden. Ki o arşiv bugün dahi çevrimiçi hizmet vermeye devam eden sayılı gazetelerden birisi olarak çalışıyor; mesafe ve zaman dinlemeden herkesi Türkiye'nin tarihini incelemeye davet ediyor.

Bunu görmek için Cumhuriyet gazetesi arşivine bakmak yeterli. Peki aynı yıllarda ne olmuştu Cumhuriyet gazetesi 1928'de Türkiye'de ilk promosyonu yapmış, 1929'da okurlarına indirim kuponları dağıtmıştı. Aynı yıl yine Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyan bir güzellik yarışması düzenlemişti. Bu yarışmanın galibi Feriha Tevfik olmuştu. Keriman Halis, Cumhuriyet gazetesinin öncülük ettiği bu güzellik yarışmalarına 1932'de katılmış ve daha sonra dünya güzeli seçilmişti. Dolayısıyla basın tarihimizin "ilk"lerinde Cumhuriyet gazetesinin imzasını görürüz.

Sonraki yıllarda ise bizim demokrasi tarihimizle paralel olarak kimi zaman büyüyen kimi zaman sıkıntılar yaşayan bir gazete olmuştur. Siyasi çalkantılarda da birçok zorluğu ve ilkleri yaşamıştır gazete. Halk, sesi olan bu gazeteyi her darboğazda desteklemeyi başarmış ve bugünlere taşımayı bilmiştir.

1940 yılından sonra bazı tarihlerde günlerce hatta aylarca cezalandırılmış yasın yasağı konulmuştur. Darbeler döneminin bir tanığı olarak zor günler geçirmiştir. Gazetenin önemli isimlerinden olan İlhan Selçuk, 1971 askeri darbesi ve 2000'li yıllardaki Ergenekon soruşturmalarında tutuklanmıştır. Aynı dönemde gazetenin Ankara temsilcisi olan Mustafa Balbay da tutuklanmış dört buçuk yıl kadar hapiste kalmıştır. Gazetenin simge isimlerinden bir diğeri olan Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te arabasına konulan bomba patlatılarak katledilmiştir. Burada sayamayacağım kadar başka örnekler de vardır. İşte bütün bu örnekler, Cumhuriyet gazetesinin ilkeleri uğrunda, onurlu gazetecilik mesleğini sürdürmenin, Türk basın ve siyaset tarihine damga vurmanın öncüsü olduğunu gösterir. Cumhuriyet gazetesi bugün de evrensel demokrasi ilkeleriyle bağdaşmayan tutumlara karşı geliyor, hak ve hukukun, adaletin tekrar yeşermesi için gayret gösteriyor.

BAŞKA CUMHURİYET YOK...

Bugün maalesef halkın haber alma hakkı da hedef alınmış durumda. Gazeteciler halka karşı sorumlulukları olan gazetecilik görevini yaptıkları için tutuklanıyor. Basın özgürlüğü, gazetecilerin özgürlüğü olduğu kadar yurttaşların özgürlüğü demektir. Özgür gazeteciliğin yapılmadığı ve eleştirinin olmadığı bir ülkede hukuk ve adaletten bahsedilemez. Ülkede yaşanan ekonomik, hukuki ve toplumsal sorunları gün yüzüne çıkarmak, halkın sesi olmak gazeteciliğin önemli bir misyonudur.

Ülkedeki eşitsizlikleri giderip herkes için özgür, adil ve müreffeh günlere ulaşmak için girdiğimiz yoldan korkup bize karşı yargı kumpasları kuran bir iktidar var: Diplomamın iptal edilmesinden bu yana kopartılan fırtına ile ülkeyi suni gündemlerle meşgul ediyor; seçilmiş belediye başkanlarını aylardır herhangi bir yargılama olmadan tutuklulukla cezalandırıyor. İşte bu noktada adil rekabete de siyaset zeminine de yakışmayan bu girişimleri sorgulayan, eleştiren ve gerçek gazetecilik yapan Cumhuriyet gazetesine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.

Tarih geçmişte olduğu gibi gelecekte de bu cesareti yazmaya devam edecektir. Cumhuriyet gazetesi köklü tarihsel geçmişinden aldığı güçle demokrasiye darbe vuran zihniyete karşı hukuk devletini ve demokrasiyi haberciliğiyle savunuyor. Ama bir yandan da hem baskılarla hem de ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Bize de bu zor şartlar altında tarihsel misyonunu yerine getiren ve halka ses olanlarla dayanışmak düşüyor.