Çocukta travma ve etkileri - Prof. Dr. Işık Görker
Dünyada ve ülkemizde çocukları ciddi biçimde olumsuz yönde etkileyen travmatik olaylar ne yazık ki azımsanmayacak ölçüdedir. Travma, kişinin çevresi ile hem fizyolojik hem psikolojik olarak baş etme becerisini engelleyen veya bozan bir yaşam deneyimi olarak tanımlanır.
Yeni deneyimlere açık olan çocuğun travmatik bir olay ile karşılaştığında, öğrenmeyi ve baş etmeyi zorlayan bir durum ile karşılaştığını anlayabiliriz. Travmanın etkileri ve buna karşı gösterilen tepkiler, çocukluktan başlayarak erişkinliğe kadar tüm yaş özelliklerine göre değişkenlik gösterebildiği gibi, aynı zamanda travmanın şekli, şiddeti, süresine göre de kişiden kişiye farklılıklar gösterebilmektedir. Çocuk için travma; çocuğa yönelik her türlü istismar (fiziksel, duygusal, cinsel) toplumsal veya bireysel şiddete maruz kalma, doğal afetlere, kazalara, terör saldırılarına, savaşa maruz kalma ve vücut bütünlüğünü bozan bazı (invazif) tıbbi uygulamalar olabilmektedir.
İSTİSMAR BİÇİMİ DEĞİŞEBİLİRYakın zamanda çocuklarımızın maruz kaldıkları olayların, kişiler ya da toplum tarafından mağduriyet yaşatma şeklinde gerçekleştiğine ne yazık ki tanık olmaktayız. Bir kişi tarafından çocuğun mağdur edilmesinin arkasında kötü niyet, tehdit, ihanet, ahlaksızlık ve adaletsizlik kavramları yatar. Bunlar "Çocuk Hakları" kapsamında kabul edilemez olup bir suç olarak gerçekleştirilmişse, yargı tarafından ceza yaptırımlarının gerçekleştirilmesi gereken durumlardır.
Çocuğa yönelik istismardan söz ederken aile içinde yaşanan-yaşatılan fiziksel, cinsel, duygusal istismarları da göz ardı etmemeliyiz. Toplum-akran ve okul temelli sarkıntılık ve saldırılar, çocuğa yaşatılan mağduriyet durumlarından bir diğeridir. Çocuğun madde kullanımı, onun mağdur edilmesi anlamına gelir. Çocuğun ciddi fiziksel-tıbbi-duygusal ihmale uğratılması, ev içinde veya dışında şiddete tanık olması, bakım verenin (ebeveynin) ciddi akıl hastalığı, madde bağımlılığı, suç işlemesi gibi durumlar çocuğun bakımına olumsuz olarak yansır. Ayrıca çocuğun bir yakınından ani ayrılığı ve kayıp yaşaması da ciddi bir travmadır.
NORMAL GELİŞİMİ BOZUYORTanımladığımız bu travmalar, çocuğun beyin gelişiminde kalıcı etkileri olabileceği gibi çocuğun normal gelişimini de engelleyebilir. Yaşamın erken dönemleri çocukta beyin gelişiminin en hızlı olduğu dönemdir.
Bu dönemde beyin hücreleri arasındaki bağlantıların (sinaps) sayısı çok fazladır. Daha sonra erişkinliğe kadar giden dönemde bu bağlantılar, daha etkin bir yapı oluşturmak ve düzenlemek amacıyla azalmaya başlar. İşte bu erken dönemde çocuk, maruz kaldığı her türlü duygusal, sosyal ve biyolojik etkilere (uyaranlara) karşı çok duyarlıdır. Bu uyaranlar travmatik bir stres faktör uyaranıysalar, çocuğun normal gelişimlerini bozarak geri dönüşü olmayan ciddi olumsuz etkilere sebep olabilmektedir.
Çocukta travma sürekli hale gelirse, ergenlik süresince de beyinde gelişimi devam eden önemli yetilerde (muhakeme, dikkat, plan yapabilme, organize olabilme gibi...) bozulmalar, beyindeki bellek bölgeleri ve birbirleri ile olan bağlantılarında aşırı uyarılmalar ve bu bölgelerde hacim azalması ortaya çıkabilmektedir. Travma, erken yaşta çocuğun gelişen beyin yapısında kalıcı değişikliklere yol açabilmekte ve bir psikiyatrik bulgu ya da hastalığa neden olabilmektedir.
BULGULARIN DİKKATE ALINMASITekrarlayıcı istismar, ihmal ve şiddete uğrayan çocukta ortaya çıkan önemli bulgulardan birisi, çocuğun duygularını düzenlemede yaşadığı zorluklardır. Karşısındakinin duygularını anlamada zorluklar yaşama, öfke nöbetleri, yatıştırılamayan ağlamalar, huzursuzluk hali gibi durumlar duygularını düzenlemede zorluk yaşayan çocukların tutumlarına örnektir. Travmatik deneyimin yaşattığı olumsuz duygular, kendisini değersiz görmeye, kendini suçlama ve uyum sağlayamamaya neden olabilir. Tekrarlayan travmalar aynı zamanda çocukta dürtülerini kontrol etmede, yaşına göre dikkatini verme süresinde ve öğrenme gibi bilişsel işlevlerde zorlanmaları da ortaya çıkarabilmektedir.