Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:
"Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir." Evet, böyle olması istenen yeni bir umuttu Cumhuriyet. ocuklar için atılan adımlar olan Halkevleri, Köy Enstitüleri, özellikle yoksul köylülerin çocuklarının korunması için bir umut ışığıydı.
Bu söz, bir dönemin yoksul halkına, yetimine, öksüzüne, emeğiyle yaşayanına verilen bir sözdü. Kurtuluş Savaşı onlarla verilmişti, kazanımlar da onlarındı. Cumhuriyet, yalnız bırakılmışların, "hiç kimsesi" olmayanların sığınağı olacaktı. Ama 100 yıl sonra, bu sözün özellikle çocuklar açısından hâlâ geçerli olup olmadığını sormak gerekiyor.
OCUKLAR SÖMÜRÜLÜYORBugün Türkiye'de milyonlarca çocuk, yoksulluğun, istismarın, emeğin ve eğitimsizliğin kıskacında. Okul yerine atölyede, oyun alanı yerine fabrikada, güvenli bir ev yerine sokakta büyüyen çocuklar var. MESEM- EDES gibi projelerle çocukların çocukluklarını yaşama hakkı da ellerinden alınmaya çalışılıyor. Bu tablo, yalnızca bireysel dramların değil, yapısal bir sorunun olduğunun göstergesidir.
Cumhuriyet, eğer çocukları koruyamıyorsa, onların hayal kurma hakkını, eşit eğitim şansını, güvenli yaşamını sağlayamıyorsa, hâlâ "kimsesizlerin kimsesi" midir Kreşleri kapatan, eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştiren, çocuk emeğini görmezden gelen bir sistemin çocuklara verebileceği bir "kimsesizlik"ten başka ne kalır
YENİ SİSTEMİN KİMSESİZLERİ
3