Çocuklarda mahremiyet eğitimi - Ece Başak

Neredeyse her gün maruz kaldığımız taciz, tecavüz, istismar haberleri hepimizi endişelendirdiği gibi ebeveynler için çocuklarının güvenliğine dair ayrıca bir kaygı yaratmaktadır. Mahremiyet eğitimi artık ilköğretim müfredatında yer alıyor ancak ebeveynlerin bu konuyu çocuklarıyla konuşması, çocukların konuyu daha iyi anlaması ve maruz kaldıkları bir durumda anne babalarıyla paylaşabiliyor olmaları için elzemdir.

Mahremiyet eğitimi tek seferde uygulanacak bir eğitim değildir, yaşamın içindedir ve çocukların sınırlarına saygı duymakla başlar.

Çocuğa sağlıklı bir mahremiyet duygusu kazandırmak ve ileri yaşlarda bu konuyu içselleştirmesini kolaylaştırmak için 3 yaş civarı tuvalet eğitimiyle birlikte mahremiyet eğitimi de başlanabilir. Çocuklar tuvalet eğitimi sırasında vücutlarını tanıma ve hangi bölgelerin özel olduğunu anlama olanağı bulurlar. Aynı zamanda tuvalet yapmanın başkalarından gizli kalması gereken bir davranış olduğunu anlarlar, mahremiyet eğitimi de başkalarının özel alanlarına saygı duymayı ve kişisel sınırları korumayı öğretir.

Tuvalet eğitiminde her çocuğun biricikliği doğrultusunda çocuğun hazır oluşunu göz önünde bulundurmak önemlidir. Çocuğa bezi bırakmak isteyip istemediğinin sorulması, hazır olduğu zamanın beklenilmesi çocuğun otonomi duygusunu geliştirir. Tuvalet eğitimini başlatırken ısrarcı bir tutum yerine çocuğun istekli olmasını bekleyen ebeveyn, çocuğunun kendi bedeniyle ilgili karar almasını desteklemiş ve onun sınırlarını korumuş olur.

İLK EĞİTİM AİLEDE

Çocuklar kendi beden sınırlarını korumaya hakları olup olmadığını büyüdükleri evde öğrenirler. Örneğin; eve gelen misafirleri öpmesi için ısrarcı olunan bir çocuk, o istemese de başkalarının kendisini öpebileceği düşüncesini normalleştirebilir. Mahremiyet eğitiminin okul müfredatına girmesi bu nedenle çocukları bilinçlendirmek için yeterli değildir, ailelerin de bu bilinci yaşamın içinde sürdürmesi ve çocuğa rehberlik etmesi gerekir.

Çocuğa iç çamaşırı giydiğinde kapanan yerlerinin özel bölge olduğu ve bu bölgelere çocuğun bakımını üstlenen kişiler dışında kimsenin izinsiz bakamayacağı ve dokunamayacağı mutlaka öğretilmelidir. "İyi dokunuş", "kötü dokunuş" kavramlarını kullanmak çocuklar için konuyu daha anlaşılır yapacaktır. Konuşmanın amacına ulaşması için her şeyden önce çocuğa şefkatle yaklaşmak, anlatacağı bir şey olursa onu yargılamamak ve korkutmamak ilk koşul olmalıdır.

Çocuğa, "Bazı dokunuşlar iyi, bazıları kötüdür. Annenin çocuğunu yanağından ne öpmesi iyi dokunmadır; sevdiklerimizle sarılmak onları öpmek iyi dokunmadır. Bazen doktorların anne babanın yanında vücuduna dokunması gerekebilir bu da iyi dokunmadır. Kendini rahatsız hissetmene neden olan dokunuşlar ise genellikle kötü dokunuşlardır. Dokunulmasını istemediğin halde sana dokunuluyorsa bu kötü dokunmadır. Biri sana dokunuyor ve bunun sır olduğunu söylüyorsa bu kötü dokunmadır, hemen anne babana anlatmalısın" biçimde bir konuyu anlaşılır biçimde aktarmak uygun olacaktır.

DİJİTAL MAHREMİYET

Çocuklar ekran önünde zaman geçiren dijital ortamdan gelebilecek tehlikeler ebeveynler için bir diğer endişe kaynağını oluşturmakta. Gelişen dünyada çocukları dijital ortamdan tamamen uzak tutmak gibi çok katı tutumlar artık dogmatik kabul ediliyor.