Çocuk yoksulluğu ve obezite

Dünya Sağlık Örgütü tarafından "Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi'' olarak tanımlanan obezite; Tip II diyabet, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon metabolik karaciğer hastalığı ve kronik inflamasyon sonucu oluşan kanser başta olmak üzere pek çok sağlık sorununa yol açabilmekte ve dünyanın özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan toplumlarında arttığı görülmektedir.

Sağlıklı gıdaya ve her türlü proteine erişimde zorluk; daha kolay ulaşılabilen ve görece daha ucuz olan paketlenmiş gıdalar, konsantre meyve suları ve gazlı içecekler ve ekmek başta olmak üzere unlu gıdaların çoğunluk oluşturduğu karbonhidrat temelli gıdalarla beslenmeye yol açan yoksulluğun obezitenin daha fazla görülmesinde önemli etkenlerden biri olduğu biliniyor. Bunun yanında özellikle COVID-19 pandemisi ile birlikte daha yaygın hale gelen hareketsiz yaşam da obeziteye yol açan bir diğer önemli etken.

OBEZİTEDE AVRUPA BİRİNCİSİYİZ

Türkiye, erişkin obezitesinde yüzde 30 oran ile Avrupa genelinde ilk sırada. Çocuklarda da durum bundan farksız değil. Dünyada 160 milyon obez çocuk olduğu ve ergenlik döneminde görülen obezitenin son 30 yılda dört katına çıktığı bildirilmektedir.

Türkiye'de Sağlık Bakanlığı tarafından 2016'da yapılan kapsamlı bir araştırmaya göre ilkokul çağındaki çocukların yüzde 10'unun obez, yüzde 25'inin ise fazla kilolu olduğu görülmekte. Yani her dört çocuktan biri obezite riski ile karşı karşıya. Çocukluk çağı obezitesinin nedenleri erişkinlere benzemekle birlikte birtakım farklı yönleri de bulunmakta. Sağlıksız beslenme yanında, yaşamın en hareketli evresinde olan çocukların oyun alanlarının çarpık kentleşme nedeniyle kısıtlanması; bilgisayar, tablet veya telefon başında oturarak daha çok zaman geçirmesi çocuklarda obeziteye yol açar.

Çocukluk obezitesinde bir başka sorun ebeveynlerin konuya önem vermemeleridir. Özellikle eğitim seviyesi düşük ailelerde bu durum sağlıklı olmanın bir göstergesi bile sayılabilir. Bazı ebeveynler ise "büyüyünce kilo verir düşüncesi" ile bu sorunu geçici görme eğiliminde olabilirler. Oysa ki fazla kilolu ya da obez çocukların bu sorunu yetişkinliğe taşıma ihtimallerinin yüksek olduğunu, çocukluk çağında edinilen sağlıksız beslenme alışkanlığının ömür boyu devam edebileceğini, ayrıca çocukluk çağında aşırı kiloya bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların yetişkinlikte de devam edebileceğini araştırmalar göstermektedir.

EN ÇOK YOKSUL ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR

Obezite kuşkusuz tüm çocukları aynı şekilde etkilemiyor. Yoksul çocuklar obeziteden daha çok etkilenmekte. Çünkü yoksulluk besin tercihini doğrudan etkileyen bir faktör. Sağlıklı gıdaların pahalı olması nedeniyle yoksul kesimler, daha ucuza doyabilecekleri karbonhidrattan zengin, besin değeri düşük gıdaları almakta ya da gıdaya ulaşabildiğinde karnını doyurbilmektedir. Yani yoksullarda sağlıklı beslenmeden değil "karnını doyurmak"tan bahsediyoruz. Bu durum ruhen ve bedenen gelişme evresinde olan çocuklarda bir yandan bodurluğa yol açarken bir yandan da okul başarılarını önemli oranda düşürmektedir. Araştırmalara göre, Türkiye'de beş yaş altı çocukların bodurluk oranı yaklaşık yüzde 10'larda ve doğumu takiben ilk 1000 gün içinde meydana gelen bodurluğun büyük ölçüde geri döndürülemez olduğu bildirilmektedir.