Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış "enflasyon", gerileme "deflasyon", duraklama ile birlikte yaşanan artış da "stagflasyon" olarak tanımlanır. Bu makro dalgalanmaların büyüklüğü, süresi ise üretilen mal ve hizmetlerin, arz ve talep elastikiyetlerine, gelir dağılımındaki dengesizliğe bağlı olarak toplumsal refahı da olumsuz etkiler.

Piyasa ekonomisi modelinde fiyatlar; ücret (emek), faiz (sermaye), toprak/doğa (rant) ve girişimci kârı toplamından oluşan üretim maliyet eğrisi ile toplam talep eğrisinin kesiştiği noktada, "denge fiyatı" seviyesinde belirlenir. Serbest piyasa ekonomisinde emek dışındaki üretim faktörlerinin mülkiyeti ağırlıklı olarak özel sektördedir.

Türk ekonomisinde üretim maliyetlerini ele alırsak;

- alışabilir nüfus büyüklüğü, ekonominin istihdam potansiyelinin üzerinde, üretim araçlarının mülkiyeti özel sektörde olduğundan emeğin "denge fiyatı" (ücret) düşük seviyede belirlenmektedir.

- Yaygın işsizlik, düşük ücretten dolayı ekonomideki marjinal ve toplam tasarruflar, tüketim ve yatırım için oluşan borçlanma talebinin altındadır. Borç verilebilir fonların yetersizliği, paranın kiralama maliyetinin (faiz) denge fiyatının yüksek olmasının nedenidir.

- Ekonomide, mal ve hizmet üretimi için gerekli doğal kaynaklar sınırlıdır. Özel mülkiyetteki topraklar, kâr amaçlı konut yatırımları için kullanılmakta, kamuya ait olanlar da özel sektöre terk edilmektedir.

- Özel sektör yatırımlarının maliyeti, müteşebbislerce hedeflenen "yatırım üzerinden kârlılık" kriterlerine göre hesaplandığından yatırım ve üretim (arz) maliyetleri yüksektir.

PLANLI EKONOMİ POLİTİKASI

Sonuç olarak serbest piyasa ekonomisi yaratılan katma değerin hakça dağılımına olumlu katkı sağlamamaktadır. Teknoloji (tekniğin üretime uygulanması) giderek daha fazla sermaye yoğun üretimi teşvik etmekte, emeğin üretime kattığı değeri değersizleştirmekte, işsizliği büyütmektedir. Türkiye'nin; nüfusun kontrollü artmasıyla birlikte yeterli sayıda nitelikli nüfusa gereksinimi vardır.

Ekonomiyi yönetenlerin fiyatlar genel seviyesindeki artış hızındaki düşüşü "başarı" olarak göstermesi gerçekçi değildir. Enflasyonun tahribatı sonucu azalan satın alma gücüne ve efektif talebe rağmen fiyat artışlarının sürmesi, üretim (arz) maliyetinin efektif talepteki gerilemeden daha fazla arttığının, ekonomide kapasite kullanımının gerilemesi sonucu birim ve toplam üretim maliyetlerinin, yükseldiğinin; "stagflasyonun" kanıtıdır.