Kendisiyle ister aynı düşüncede olunsun ister farklı; onun yazıp çizdiklerine, cesaretle savunduğu fikirlere kayıtsız kalamazdınız.

O, Karadeniz'in dalgaları kadar hırçın...

O, savunduğu "Tam Bağımsız Türkiye" ideali kadar bağımsız ruhlu...

O, dibine kadar vicdanı hür, fikri hür bir mücadele aydını...

O, teslim alınamayan çelik gibi sağlam bir cumhuriyetçi iradenin bayraktarı...

O, kalemini ne satan ne de kiralayan bir "namuslu fikir geleneğinin" son dönemdeki en erdemli mensuplarından...

O, kendisini yalnızlığa mahkûm eden; bu yetmezmiş gibi bir de görmezlikten gelen siyaset ve medya elitlerine boyun eğmeyecek kadar inatçı... Gücün itibar gördüğü bu iki piyasadaki ilişkiler ağına asla teslim olmayacak kadar direngen...

O; hem edebiyattan beslenen renkli kalemi hem de sular seller olup akan keskin dili ile Türkiye'nin son 40-50 yılındaki düşünce haritasını zenginleştiren üretken bir yazar, bağımsız bağlantısız bir düşünür, samimiyetle akan gözyaşlarından beslenen duygu dolu televizyon programcısı olarak gelip geçti bu güzel ülkeden. Ardında onlarca kitap, yüzlerce yazı ve sayısız televizyon konuşması bırakarak aramızdan ayrılan bu değerli insanın, bu "soylu halk adamının", Karadeniz coğrafyasının bu kıymetli evladının, ayakları her zaman Türkiye topraklarına basan bu yurtseverin, Türkiye'deki hâkim düzende, "kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyetimiz kadar yalnız bırakılan" Cumhuriyetçi Nihat Genç'in anısına saygıyla...