Cumhuriyetimizin 35'inci yılında, Cumhuriyet ebesi sayesinde dünyaya gözlerimi açmışım. Cumhuriyet köylere ebe atamış o ebeler anne ve çocuk sağlığında görev alanı olan köylerde emek vermişlerdir. Ebe hanım, büyüme ve gelişmemi izlemiş, aşılarımı yapmış, sağlıklı bir şekilde okula yetiştirmiştir.
Evimize çok yakın, yürüyerek gittiğim devlet okulunda Cumhuriyet öğretmeni ile buluşmuş, okuma yazma öğrenmiş, bilgi ve görgümü geliştirmişim. Laik, bilimsel, çağdaş, kamusal ve karma eğitim ile yetiştim. Kimin sayesinde Mustafa Kemal Atatürk sayesinde.
HEPSİ ONUN SAYESİNDE...Sıra orta okula geldi, yine evimize yakın bir yerde, bu sefer çok sayıda branş öğretmenleri ile öğretim ve eğitimimize devam ettim. Eğitim diyorum çünkü bir çok uygulamamız da vardı, el işi derslerinde örnek bezi yaptığımı, etek diktiğimi, sınıfta makarna pişirip sosunu hazırladığımı, erkeklerinde tahta işleri ile uğraştığını hatırlıyorum. Ücretsiz bu eğitim kimin sayesinde, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde.
Lise yıllarım, yine yakınımdaki devlet okulunda, Cumhuriyet öğretmenleri ile devam etti. Ne güzel yıllardı. Okul içi sorumluluklarımız oluyor, müzik, spor, tiyatro, resim gibi sosyal alanlarda da kendimizi geliştiriyor, öğrenciler birbirlerinin etkinliklerini heyecanla izliyordu. Öğretim hayatının en önemli kısmı lise. Sizi, insan olmaya hazırlıyordu. Bizi yetiştiren, emek veren öğretmenlerimizi saygı ile anıyorum. Yüzlerini gözümün önüne getiriyorum. Kadını, erkeği her biri Atatürk Cumhuriyetinin çalışkan, özverili öğretmenleri idiler. Ne mutlu bana ki bu okullarda okudum. Kimin sayesinde, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde.
Üniversitelerin hepsi zaten devlet okulu idi, sınavla giriliyordu. ok çalışıp üniversite öğrencisi olmaya hak kazanıyorduk. Devletimiz, parasız eğitimle, ailelerimiz az masrafla verdikleri destekle bizi okutabildiler, meslek sahibi olabildik. Üniversiteler özerk idi, hayal kurmak, araştırmak, sorgulamak, proje geliştirmek, yaşamımızı planlamak hep orada öğrendiğimiz alanlardı. Kendimize güvenimiz gelişmiş, mesleğimizi en iyi şekilde yapabileceğimize olan inancımız ile heyecanlı, istekli ve de ilkokuldan beri bize aşılanan vatan sevgisi, Cumhuriyet sevdası ile dop dolu mezun olmuştuk. Kimin sayesinde, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde.
Devlet kurumlarında çalışmaktan başka hayalimiz yoktu ki! Mesleğimizi devletimiz için icra edecek, kendimize, ailemize, vatana ve millete hayırlı olacaktık. Hep böyle öğrenmiştik. alışıyor, kazanıyor, yaşamımızı sürdürüyor idik ama yetmez di, ülkemiz için gönüllü de emek vermek gerekiyordu. Önce, o yıllarda önemli bir sağlık sorunu olan lepra hastalığını yok etmek için gönüllü oldum, ülkemizin kıymetlisi Prof. Dr. Türkan Saylan'dan, Prof. Dr. Yıldız Tümerdem'den çok şey öğrendim. Onlar birer Atatürk kızı idiler, kendilerini Atatürk Cumhuriyetine borçlu hissediyor, gönüllü çalışmalar ile borçlarını ödemeye çalışıyorlardı. Bana da öğrettiler, sadece kendin için yaşamak olmaz dediler. Eğitimde, sağlık ta yapabileceklerini gönüllü de yap dediler. Yaşamın her alanında kadını erkek ile eşit kılan büyük önderimiz Atatürk sayesinde okumuş, meslek sahibi olmuş, kendimize yeter hale gelmiş durumda idik. Ama kız kardeşlerimiz, kız çocuklarımızın hepsi bizim sahip olduğumuz bu olanaklara sahip olamamıştı. O zaman Atatürk'ün sağladığı bu haklardan tüm kız çocuklarının, kadınların yararlanması için ömrünün son nefesine kadar çalışmak gerekiyordu. Durmak yok, yola devam, "Tek bir şeye ihtiyacımız var-çalışkan olmak" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde çalışıyoruz. alışkanlığı, sorumluluğu, duyarlılığı, vatanseverliği, iyi yurttaş olmanın özelliklerini taşımayı, eşitliği, adalet duygusunu, Cumhuriyetin ilkelerini yaşatmanın önemini öğrendik yolumuza böyle devam ediyoruz. Kimin sayesinde, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde.

10