Belgrad Ormanı'na milli park maskesi - Prof. Dr. Alper H. Çolak

Bizans İmparatorluğu'ndan büyük oranda harabe halde devralınan Belgrad Ormanı, içerisindeki su yapılarıyla tarihe tanıklık etmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan'ın ustalığını sergileyen ve abidevi eserler arasında yer alan "Kırkçeşme Su Yolu", bu kadim ormanın benzersiz güzelliklerine ışık tutar. Bir zamanlar, bu yapı sadece su taşımakla kalmamış, aynı zamanda insanlara huzur vermiştir. 18. yüzyıl başlarında Sultan I. Mahmut'un önderliğinde geliştirilen "Taksim Su Yolu", bu mirası daha da güçlendirerek Belgrad Ormanı'nın su kaynaklarını korumuştur.

Orman, büyüleyici atmosferi, tarihi kemer ve bendleriyle adeta bir cennet köşesi gibidir. 18. yüzyılda Alexander Pope'un dostu Leydi Montagu'nun Belgrad Ormanı'nı mitolojik bir cennetle özdeşleştirmesi, bu güzelliğin büyüsünü gözler önüne serer. Yabancı seyyahlar ve diplomatlar, bu eşsiz doğal güzelliği kendi ülkelerindeki en seçkin ormanlarla kıyaslayarak hayran kalmışlardır.

Sultan Süleyman, Mimar Sinan'a Belgrad Ormanı'nda bendler ve kemerler inşa edilmesini emrederken "Bu benzersiz iyiliğin tamamlanması en yüce dileğimdir..." demiştir. Osmanlı döneminde, Belgrad Ormanı'nın korunması için sıkı önlemler alınmış ve bu koruma, çeşitli fermanlar ve emirlerle sürekli kılınmıştır.

BETONLA GÖLGELENEN TARİH

Sultan III. Selim, 1806'da yayımladığı emirle, ormanın korunmasına özen göstermeyen "su nâzırı"nın sürgün edilmesini emretmiş, benzer hataların tekrarı halinde görevdeki kişinin "katledileceğini" bildirmiştir. Hem I. Mahmut hem de babası II. Mustafa döneminde, Belgrad Ormanı'ndan ağaç kesmek kesinlikle yasaklanmıştır. Avusturyalı tarihçi Joseph von Hammer, 1822 yılında bu durumu "balta girmesi yasaklanmış kutsal bir orman ve su perileri tarafından kutsanmış bir yer" olarak tanımlamıştır.

Atatürk'ün 1924 yılındaki kararnamesiyle Belgrad Ormanı, Orman Mekteb-i Âlisi Rektörlüğü'ne devredilmiş; bu süreçte "ormanın korunması" ve "kimsenin girmemesi" talimatları verilmiş, ayrıca zarar gören ormanın eski ihtişamına kavuşturulması için özel emirler de çıkarılmıştır. Ancak günümüzde, üniversite Atatürk'ün emanet ettiği ormanda yaşanan tahribatları görmezden gelirken Atatürk'ün inşa ettirdiği "orman fakültesi" içindeki tarihi "Fırat Binası"nın mozaik zeminine fayans döşemekle meşgul olması, akademik açıdan son derece utandırıcı bir durumdur.

YAPILAŞMA KAYGISI

1950'de Belgrad Ormanı, en sıkı koruma statüsü olan "Muhafaza Ormanı" ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak, 1818'de II. Mahmut tarafından tamamlanan ve İbrahim Ethem b. Said'in "mevcut bentlerin en zarif ve latif olanı" diye övdüğü Kirazlı Bend'in çevresinde, bugün doğal ve kültürel mirasa meydan okuyan beton yapılar yükselmektedir. Bu, ormanın tarihindeki en önemli tahribatlardan biri olarak kaydedilmelidir. Irmak Tabiat Parkı'ndaki yeni düzenlemelerle birlikte, bu eşsiz hazineyi koruma sorumluluğunu üstlenmesi gereken Orman Mühendisleri Odası'nın işletmeci olması bir talihsizliktir. Bu muhteşem doğa parçası, geçmişin titiz koruma geleneğini göz ardı eden ticarileşmenin pençesine düşmüştür.

Osmanlı'dan Atatürk'e uzanan koruma anlayışı, şimdi "tabiat parkı" kisvesi altında kaygı verici bir yapılaşmaya dönüşmüştür. Bu doğa ve kültür mirası, yalnızca betonlaşma tehdidiyle değil, aynı zamanda iktidar belediyelerinin ölçüsüz yararlanma hırslarıyla, sürekli övgüyle anarak yücelttikleri ecdadın izlerine meydan okurcasına yok edilmektedir.