Babailerden Mustafa Kemal'e Anadolu gerçeği - MELİHA SELMANPAKOĞLU

Anadolu'yu yurt edinen Oğuz Türkmenlerinin yaşadıkları olaylar aleviliğin ve Anadolu'nun tarihinde önemlidir. 13. yüzyıldan itibaren Orta Asya'dan kona-göçe geldikleri bu topraklarda nefes aldıkları ve kutsadıkları tek yaşam alanı dağlar ve çayırlar olan bu göçebe toplumun, özgürlüğüne gem vurmaya çalışan Selçuklu sultanlarına boyun eğmesini beklemek hem yanlış olmuş hem de vahim sonuçlar doğurmuştur.

Bu ayrışma ve bölünme, Anadolu'nun yüzyıllar öncesinden günümüze kadar taşınan acı ama gerçek hikâyesidir. Zalim yönetimlerin, halkı kul olarak gören anlayışını reddedip bozuk düzene isyan edenler, bedelini canları ile ödemiştir.

TOPLUMSAL BARIŞIN TEMELİ

Bugün, insanlığın ulaştığı çağa uygun ve evrensel değerlerin temelinde, dünyanın çeşitli yerlerinde verilen bu mücadelelerin olduğu bilinmektedir. Babailer ayaklanması da bunlardan birisidir. Anadolu'daki bu yoksul halkın, adını bilmeden ortaya koyduğu yalın yaşam şekli, demokrasinin, laikliğin ve toplumsal barışın temelini oluşturmuştur. Ancak bunun kabulü hiç kolay olmamıştır; Bir tarafta şeri kurallarla yönetilen devlet, bir tarafta ekonomik ve sosyal adaletsizlik, her iki tarafın da taviz vermemesi sonucu çatışmalara neden olmuştur. Selçuklu'da başlayan kabullenmeyiş, Osmanlı'da da toplum büyük bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Canını kurtaranlar ise gözden uzak yerlerde yarı aç, yarı tok yaşamak zorunda kalmıştır.

İşte Selçuklu'da Keyhüsrev, Osmanlı'da Yavuz Sultan Selim ve ardından II. Mahmut'un kıyımından kurtulup bugüne kadar gelen ve yurt edinenlerin tarihi Anadolu gerçeğidir.

Anadolu tarihinde var olmak için mücadele edilen düşünce sisteminin orta yerinde Hacı Bektaş Veli gerçeği parlamıştır. İnsanı merkezine alan bu yapı, birlikte üretip birlikte bölüşmenin bir yaşam biçimine dönüşmesiyle sosyal adaletin ve insanca yaşamanın temelini oluşturmuştur. Bu öğreti, Anadolu'da ve Balkanlar'da Türkmen dervişleri tarafından anlatılarak yaygınlaştırılmış, bu topraklarda birliğin ve beraberliğin oluşumuna katkı vermiştir.

Anadolu'yu yurt edinmiş ve bedel ödemiş Babailerin 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan sosyal yaşam kültürünü Suluca Kara Höyük'te Hacı Bektaş gerçekleştirmiş ve Avrupa'dan önce Anadolu insanında vücut buldurmuştur.

AĞIN ÖNÜNDE, YOL GÖSTERİCİ

İşte Mustafa Kemal'in kurduğu çağı yakalayan Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli bu köklü düşünce sisteminden beslenmiştir. Anadolu insanı bu sistemi, Horasan'dan zorluklarla Anadolu'ya gelen Türkmen babalarına, dervişlerine, zalime boyun eğmeyen Şeyh Bedrettin, Pir Sultan gibi ardıllarına, çağının önünde düşünce yapısı ile yol gösterici olan Hacı Bektaş Veli'ye ve eylemleriyle bu anlayışı kurumsallaştıran ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal'e borçludur.