Okan Müderrisoğlu

Sabah

Vantrolog aktörler! Ve Türkiye'nin yolu...

Ülkemizin güncel görünümü, bu sıralar daha çok "ekonomi ve dış politika ekseni" üzerinden yorumlanmayı hak ediyor. Reel politik nedeniyle ön plana çıkan ve 2023'ün son düzlüğünde hassasiyet arz eden bu başlıklar hem dik durmayı hem de gerçekçiliği gerektiriyor. Mesela ekonomi sahası... Elbette, hayat pahalılığına ilişkin veriler ortada. Bu sorun bi

Dünya ve Türkiye'ye dair ekonomik rapor

Güzel bir söz vardır. "Baş ağrısı, baştakinindir!" diye... Elbette her hane, her birey kendi yaşadıklarını bilir, ona göre değerlendirme yapar. Bu değerlendirmelerinin sonucuna göre ya sebat etmeyi ya da tavır koymayı benimseyebilir. Süreç içinde mühim olan, kantarın topuzunun kaçmamasıdır. Zira bugün dertlendiğimiz hususların hatırı sayılır kısmı,

Askıda seçmen!

103 yıl önce bir kez daha alevlenen bağımsızlık meşalesi dün olduğu gibi bugün de "Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu" düsturu ile yolumuzu aydınlatmayı sürdürüyor. Atatürk'le simgeleşen ve Cumhuriyet çatısının kurulmasına giden süreçte zihinlerine kazınan, "Milletin kaderini yine milletin azim ve kararlığı belirleyecektir" sözü, asırl

"2023'ten sonra her şey bambaşka olacak!"

Rivayet odur ki Keçecizade Fuad Paşa, Padişah Abdülaziz'in 1867 yılında gerçekleştirdiği Avrupa seyahatine eşlik ettiği sırada kendisine bir soru yöneltilir. "Avrupa'da en güçlü devlet hangisidir" Fuad Paşa, "Şüphesiz ki Devlet-i Aliye-i Osmaniye'dir. Çünkü yıllardır siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalışıyoruz ama bir türlü yıkılmıyor" şeklinde

Ekrem İmamoğlu... "Hayaller ve Gerçekler!"

Esasen doğal akışına bırakılsa daha iyiydi. Hakiki manada anlaşılması için fırsat verilmeliydi. Ama ilk günden kendisine öylesine misyon yüklendi ki... Hangi falsoyu verse mazur görüldü. Siyaseten ofsayta düştü, "devam" denildi. "Karşı mahalle eleştiriyor" diye hak ettiğinden fazla sahiplenildi. Zafer sarhoşu (!) taraftarları ise kara sevdaya düşmü

"Baba! Ne Suriye'si"

Geçici koruma altındaki yabancılar yani "sığınmacılar" konusu, partiler üstü mesele olarak görülmeyip, ısrarla siyasi tartışma malzemesine dönüştürüldüğü için bu hassas alanın, hakiki manada ve çok yönlü ele alınması zorlaşıyor. Bakınız, bu tür kısır politik yaklaşımların üreteceği risklere ilk değinen isimlerden biri SETA Genel Koordinatörü Burhan

CHP'li belediye başkanı ne anlatıyor

6'lı masa efsanesinden bu yana muhalefet kanadı bir blok gibi değerlendirildiği için, parti bazındaki iç dinamikler ister istemez dikkatlerden kaçırılıyor. Oysa manzara, bilhassa CHP için hiç de iç açıcı görünmüyor. Üstelik konu, İstanbul'u bırakıp, Ankara'yı yani Türkiye'yi yönetme hırsından ötürü Başkan Ekrem İmamoğlu ile de sınırlı değil. Belli

Sığınmacılar... Sosyoekonomik şartlar ve ajan provokatörler!

Önce kurgulanmış sürecin etaplarını kısaca hatırlayalım... Türkiye Ekonomi Programı'na kategorik karşıtlık. Programı değersizleştirme ve içini boşaltma çabası. Sistematik kur atağı ile finansal dengeleri sarsma. Enflasyonu bilhassa içeriden körükleme. Ve şimdi, en kritik evrelerden birindeyiz. Nedir o Tabii ki "enflasyonda katılık yaratmak!" Yani,

Sokak, kayıt dışı aktörler ve CHP...

Bugün, CHP yol haritasına şekil veren "organize akıl" zerrece ümitlense, ekonomik temelli sokak tepkilerini organize etmekten asla çekinmez. Üstelik böyle bir faaliyeti, il bazında veya sektör sektör tetiklemekten de geri durmaz. Gerekirse Suriyeli sığınmacılara yönelik hassasiyetleri kaşımayı da ihmal etmez! Ama bildikleri bir şey var. Sandığa doğ

Seçimin güvenliği... Ama kim için

Hayırlı Bayramlar dileklerimle, ileriki günler için hafızalarda yer tutmasında fayda gördüğüm bir hususu paylaşmak isterim. Önce bir noktanın altını çizeyim... Bugün, Türkiye'ye dair siyasi mühendislik hesaplarının ana hareket noktası "ekonomide düğümleniyor." Hayat şartlarını kitlesel memnuniyetsizliğe dönüştürmek isteyen her türlü çevre gerek içe