Yeni Rus çarı Putin nasıl doğdu

Kürsüde yanında duran çocuğa dünyanın gözü önünde şu soruyu sormuştu: Rusya'nın sınırı nerede bitiyorÇocuk beklemeden cevap verdi: Rusya'nın sınırı Bering Boğazı ile ABD'ye kadar uzanıyor.Bunu duyduğu anda mikrofonu aldı ve büyük bir özgüvenle şunu söyledi: Rusya'nın sınırı yoktur!Bunu söyleyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'di. Normal şartlar altında başka bir devlet başkanın söylemeyeceği bir açıklıkla bunu söylemişti. Özellikle de hayatı cephelerde geçmiş, sonrasında da Hatay'ı, Musul ve Kerkük'ü yurda katmak için her an savaşa hazır olmuş Mustafa Kemal Paşa'nın tamamen başka bir bağlamda söylediği "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünü papağan gibi tekrarlamış eski pasif Türk hariciye diline alıştırılmış bizler için daha da alışılmadık bir durumdu bu. VLADİMİR PUTİN'İN BAŞKANLIK DÖNEMİ Pazartesi günü bu köşede şu aralar Ukrayna'yı istila edeceği iddia edilen Putin'in başkanlıktan önceki geçmişine ve özellikle de ailesine dair çarpıcı notlara yer vermiştim. Bu geçmişin aslında bugün dünyanın en çok tartışılan ve "dünyanın en güçlü adamı" sıralamalarında hep zirvede çıkan Rus liderin karakterini, zihniyetini ve politikalarını anlamak için ipuçları verdiğini ileri sürmüştüm. Tıpkı Türkiye gibi, Rusya'da da devlet toplumsal, ekonomik ve kültürel hayatta merkezi bir role sahiptir. Dahası devletin merkezi rolündeki temel aktörler de liderlerdir. Bu bakımdan liderlerin geçmişini bilmek bugünü anlamak için önemlidir. Putin'in Sovyetlerin çöküşü ve sonrasındaki Yeltsin dönemiyle birlikte ciddi sarsıntılar geçiren, dağılan, ekonomik ve psikolojik olarak çöken bir ülkeyi nereden nereye getirdiği ortada. Üstelik onun başkanlık dönemi hiç de kolay başlamamıştı. Vladimir Putin başkanlık koltuğuna oturur oturmaz iki büyük krizle karşı karşıyaydı. Birincisi koltuğa oturduktan birkaç ay sonra gerçekleşen Kursk faciasıydı: Bir tatbikat sırasında Kursk Denizaltısı patlama sonucu yüz metre derinliğe batmış; içinde sağ kalan 23 kişilik mürettebat günlerce kurtarılmayı beklemişti. O dönemde Sovyetlerden kalan köhne teknoloji bu denizaltıyı kurtarmaya yetmemiş; Putin de başka ülkelerden gelen yardım teklifini uzun süre kabul etmemişti. "Rus denizaltılarının güvenlik sırlarının açığa çıkmasını" istemiyordu. Zira onun için öncelik buydu. Neticede denizaltıdaki Rus askerlerinin hepsi göz göre göre hayatını kaybetmişti. İkincisi ise Rusya'yı perişan eden Çeçenistan Savaşı'ydı. Küçücük Çeçenistan'ın koskoca Rusya'yı perişan ettiği günlerin ardından başkanlık koltuğuna oturan Putin, Çeçenistan'da ciddi bir yıkıma sebep olan savaşın ardından bu uzun süreli direnişi kırmıştı. Ciddi katliamların da yapıldığı