Fransa'yı kimler yakıyor

17 yaşında Cezayir asıllı Nahel Merzouk'un polis tarafından katledilmesi üzerine Fransa'nın birçok şehrinde başlayan olaylar devam ediyor. Başta Müslümanlar olmak üzere kökenleri Fransa'nın eski sömürgelerine dayanan pek çok Fransız vatandaşı büyük bir isyan dalgası oluşturmuş durumda. Buna polis şiddetini ve eylemcilere karşı sokağa çıkan ırkçıları da eklediğimizde Fransa'nın bir şiddet sarmalıyla karşı karşıya kaldığını ve neticede de olağanüstü hal ilan etmek durumunda kaldığını görüyoruz. Tabiî Fransa'daki olaylar pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor ki, Fransa'nın sömürgeci geçmişi ve bugünü anlaşılmadan; soykırımcı sicili akıllara getirilmeden bugününü anlamak kolay değil. Çünkü sömürgecilik Fransa için sadece geçmişte kalmamış bir durum ve bugün devam eden, pek çok Afrika ülkesinin başta Merkez Bankaları olmak üzere maddi değerlerine el koyan bir sömürgecilik düzeni hala sürüyor. O kadar ki Afrika olmadan Fransa'nın bir Üçüncüsü Dünya Ülkesi'ne döneceğini söyleyen kişi 2000'lerdeki Cumhurbaşkanı Chirac'tı. Bugün eylemlere katılan Afrika kökenlilerde bu sömürgeci zulmün hafızası canlı. Fransızların Cezayir, Fas gibi ülkelerdeki katliamlarını unutmaları da kolay değil. Üstelik kendilerinin Fransa'ya gelişi de öyle zannedildiği gibi (büyük oranda) bir sığınmacılık veya kaçak göç neticesiyle gerçekleşmedi. Fransız kolonyalizmi kendi ucuz işgücü açığını kapatmak ve Fransızların çalışmak istemeyeceği vasıfsız işlerde istihdam etmek üzere eski sömürgelerinden önemli orandaki nüfusu Fransa'ya getirmeyi kendisi istedi. Bu da sömürge düzeninin bir parçasıydı. Yani isyan halindeki nüfusun büyük bir çoğunluğunun babası ve belki dedesi de Fransa'da doğmuştu ve Fransa vatandaşıydı. Peki, geçmişte yaşanmış sömürgeciliğin bugünkü hadiselerle ilgisi ne Öncelikle son yıllarda Türkiye'nin öncülük ettiği bağımsızlıkçı hareket Afrika'da Fransa'nın etkisini kırmaya başlasa da Fransız sömürgeciliği devam ediyor. İkincisi ve daha önemlisi, Fransa tüm o sömürgeci ve soykırımcı vahşeti sürekli hafızalarda canlı tutacak şekilde ırkçı, üstenci, ayrımcı politikaları gerek devlet düzeyinde gerek de sivil alanlarda devam ettiriyor. Polisin uyarıya rağmen durmayan kişiyi başından vururken tereddüt bile etmemesine neden olan şey o kişinin Kuzey Afrikalı olması oluyor. Çünkü alt kimliği daha zayıf, kriminal ve müdahale edilebilir görülüyor. Şahıs bir de Müslüman olunca(!) Bu hadisesinin sadece polis şiddeti boyutunu oluşturuyor. Büyükşehirlerin banliyölerine sıkışmış, ekonomik, toplumsal ve kültürel payını toplumun geri kalanından çok daha az almış, sürekli olarak İslam karşıtlığı ve ırkçılıkla karşı karşıya kalmış kesimlerin ortaya koyduğu şiddeti de içeren eylemleri onaylamasak bile sosyolojik dinamikleri üzerine düşünmek gerekiyor. Fransa'da ırkçılığın yükselişte olduğu