Yapılan "ırkçılık" değilse nedir..

Bu sezon, "kötü futbol" ve de "İstanbul'un Üç Büyükleri'nin fiyasko yarışı" olarak geçiyor; elbette Trabzonspor'un "çok haklı ve 'ezici' üstünlüğü", dahası "Trabzonspor gibi, "hoca ve futbolcu seçiminde 'doğruları' yapan" Anadolu takımlarının puan cetvelinin üst sıralarını paylaşmaları ile de!.. "Antik zihniyetli" hocalar ile "emanetçi" hocalara umut bağlayan Büyükler'in hâli ortada!.. Ama "bu tablo" bir başka tabloyu da ortaya koyuyor; "futbolu yorumlayan" ve de manşetleri, başlıkları hazırlayan" spor futbol medyamızın "taraflılığa ne kadar bağımlı olduğunu!.." "Taraflılık"; neyin taraflılığı mı; eğer "hoca" Türk ise, "kötü gidişin suçluları" futbolcular. Ama, "hoca" Türk değilse, yandı; vur abalıya!.. Mesela, "hoca" İsmail Kartal mı; "Onu eleştirmemek gerek. Elindeki malzeme bu. Yapabileceğini yapmaya çalışıyor." Ama "hoca" Torrent ise "Galatasaray'ın bekleri yok, orta sahası yok, golcüsü yok, kondisyon mafiş" diye sıralıyorlar ama "gelip bir enkaz teslim alan ve "5 antrenmanla ilk maça çıkıp" 9 günde 3 maç oynayan" Torrent'i yerden yere vurmakta yarışıyorlar. "Kayserispor maçı son şansı, gönderilecek yeni hoca gelecek, bir yerli olabilir" diye de yazıyorlar Yeni Hoca'nın "aldığı enkaz ile" oynadığı takımlara da bakın; Hatayspor, Kasımpaşa, Trabzonspor, Alanyaspor; ligin "en iyi futbolunu oynayan" 6 takımdan 4'ü 10 kişi kalmış Alanyaspor önünde son 26 dakikada "hamle yapmadı" diye ona "Gönderiliyor" damgası vuranlar; "yedek kulübesine bakmıyorlar; 'oyuna alınan kişiler dahil, form durumu itibarıyla futbolu oynayanlardan öteye götürecek" adam var mı.. İspanyol'un "çok haklı olarak", durumu muhakemesi yapıp, "Alanya gibi bir deplasmandan 1 puanla döneyim" düşüncesini, "Gitmeli"