Takımlarımız ve istikrar...

G.Saray muhteşem bir zaferle artık Avrupa kupalarını da önemsediğini ve düşündüğünü gösterdi.

Geçen hafta cuma günkü yazımın başlangıcında yazdığım altı cümlemin üzerine, Galatasaray, salı gecesi "x" işareti koyarak, "Biz varız" dedi.
O altı cümle "şöyle" idi:
"Anlı ve de şanlı takımlarımızın Avrupa kupalarında yaptıkları her maçtan sonra 'hep aynı konuyu' yazacağım…
Zira artık 'mağlubiyetlere' abone olduk!..
İşte Fenerbahçe'miz de Zagreb'den 3-1'lik mağlubiyetle döndü…
'Onlarca milyon avrolar ödenerek' transfer edilen 'yıldız ötesi' futbolcuların bile yer aldığı takımlarla, neden 'Edirne'den öte' yokuz..
Neden Edirne'den ötede kazanamıyoruz; onca milyonlarca avrodan kurulu takımlarımızla…
İşte haberin başlığı: "Avrupa'da yıkıldık: Son 20 maçta 10 yenilgi!"

Aradan bir hafta geçmeden, Galatasaray'ın "Biz varız" dediği "tarihî galibiyet", bir "Galatasaraylı olarak" bana "4 Ekim'de (yarın) gireceğim 90 yaşıma verilebilecek mutluluk dolu bir hediye" oldu.
Son günlerde "90 yaşına girdin, artık yazmaya 'paydos de' kararını verip vermemeyi" düşünüp duruyordum.
Ama salı gecesinden beri, "Önümde 'Galatasaray'ın verdiği mutluluk gibi, mutluluk getirecek' daha birçok olayı yaşayabilirim, onları neden yazmamayım" demeye başladım.
Açıkça itiraf etmeliyim ki; "İçimdeki sıkıntı da bitti" ve rahatladım.
Şimdi "o rahatlık içinde" yazıyorum; Fenerbahçe de, Beşiktaş da, Trabzonspor da "Avrupa'da varız" demeli; taraftarlarına da dedirtebilmeli…