Kale direklerini de yenen hoca!

27 Ocak Cumartesi günkü Uluçmarket'in ana yazısı "Okan Hoca, Sumudica'yı yenebilecek misin" başlığını taşıyordu...

Okan Hoca, bu soruma, iki gün sonra, pazartesi gecesi cevap verdi; "Sumudica'yı da, onun Gaziantep FK'sını da, Gaziantep'in kalecisinden daha çok kurtarışlar yapan kale direklerini de yenerim!.."

Helal olsun, Okan Hoca, uzun zamandır, "seni eleştiren yazılar yazıp geldim"; ilk defa beni "fena hâlde" mahcup ettin; evet, helal olsun!..
İşte... Galatasaray'ın "bu dev kadrosunun hocası" hep böyle olmalı ve de takımı böyle oynamalı!...

Bak samimi olarak söyleyeyim; "maçı kazanamasan da, hatta yenilsen de 'işte gene bu satırlara benzer satırlar' yazacak, "Sen gereken her şeyi yaptın ama 'Takımın direkleri yenemedi'; şapkamı çıkarıyor, selamlıyorum seni..." diyecektim...

1950'lerden beri spor yazıyorum... Başta da futbol... İlk defa "her iki kalenin de direklerini yenen bir hoca" gördüm, TV ekranlarında... Hem de "müthiş bir direniş gösteren" rakibi de beraber yenen...

Ben hatırlamıyorum ve bilmem ki, bir maçta "gollerini beş defa kale direklerinin kurtardığı" bir takım ve bir hoca var mı, Türk futbolunda; hatta dünya futbolunda..

Hem de, "savunmasında iki bek ve sezonun en iyi stoperi başta, önemli eksiklikleri olan bir takımla oynadın"; Gaziantep FK maçını...
Hem de "İcardi'nin 'İcardi gibi' olmadığı ve oynayamadığı" bir maçtan çıkardın 3 puanı ve "Şampiyonluk kupasının kulpunu sonuna kadar bırakmayacağını" ilan ettin...

İstanbulspor maçını da kazanmıştın ama üst düzey bir hoca olarak, "dev bir kadroyu şampiyonluğa götürecek bir hoca olarak" görünmemiştin" saha kenarında...

Ama bu maçta "cesur damgalı" takım tertibin, oyun kurgun, "paniklemeden zamanında yaptığın" müdahalelerin, "3 puandan da çok daha fazla şeyler kazandırdı", Galatasaray'a...