Işıtan Gün, Pandora'nın Kutusu'nu açtı...

Sonunda olacağı buydu... "Bu olacağı" Burak Başkan "oldurmamak için" çok uğraştı. "Birilerini korumak için, Galatasaray'ın hem mali hem sportif hem idari olarak ne hâle getirildiğini, belgeleriyle, isimleriyle ortaya koymamak için" elinden geleni yaptı... "Zehir içti, 'kızılcık suyu' dedi" ama sonunda olacak oldu. Adnan Polat, Mustafa Cengiz Başkanlara yapılan, ona da yapıldı ve ip koptu!.. "İp kopunca", artık Burak Başkan'ın Işıtan Gün'ün "Pandora'nın Kutusu'nu açmasını önleyecek" gücü de, yetkisi de kalmadı. Aylardan beri, "bazı kaynaklarca, 'kendisi hakkında hazırlanan ve TV ekranlarına, gazete sayfalarına servis edilen" ve sonunda "mahkemelere intikal ettirdiği 'çirkin' iddialara karşı, Işıtan Gün savunmaya geçti ve "belgelidir tanıklıdır" dediği iddialar ile Pandora'nın Kutusu'nu açtı. Kutudan "kodamanlarla, duayenlerle, gazetecilerle, menajer - yönetici - teknik direktör üçgeni ile ilgili 'mukabil iddialar' çıkarken" çok açık ki, "birileri için" de "Ayıklayın şimdi pirincin taşını" denilecek bir tablo da ortaya çıktı. İşin ilginç yanı, Galatasaraylı Yönetici'nin "şifreli iddialarında verdiği bazı örnekler" okuyanları düşündürürken... Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Kulüpler Yasası" görüşülüyor ve de "kulüplerin transfer politikaları" eleştirilirken "Falcao'nun Galatasaray'a kaça mâl olduğu ve ne verdiği" örnek olarak tartışılıyordu!.. Şimdi biz de "birkaç ay önceye" dönelim ve sevgili Tahir Kum kardeşin, "bugün olanı" o günlerde gazetesinde 'olacak' diye yazdığını" hatırlayalım... "Müneccim" miydi, hayır; "Gazeteci idi!.." Torrent'i, Işıtan Gün'ü hedefe koyarak, "olanların ve olacakların üstünü örten" bir zihniyetin yerine, medyamızda acaba "Işıtan Gün'ün açıklamalarında 'boş bıraktığı' isim yerlerini dolduracak" gazeteciler çıkacak mıydı.. Bir "acaba" daha; "Kimler kastediliyordu, o isim boşluklarının olduğu" yerlerde.. Ve de "acaba" Işıtan Gün, "kimleri" dava etmişti; "elinde olduğunu iddia ettiği belgeler" nelerdi ve 'var' dediği tanıklar kimlerdi Görülüyor ki, "bu olaylar dizisi" daha çok su kaldıracaktı. Zira, ortada Işıtan Gün'ün iddialarına "cevap vermeleri gereken" onca "kodaman" varken, "kendisiyle ilgili tek kelimenin olmadığı" bir açıklamaya "cevap verip, hiddet göstermek", neden "Galatasaray'ın eski altyapı direktörüne" kalmıştı.. "Kulüpler Yasası" derken... Gene aynı "hatalı" yol... Ve sonuç; "Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu" çıkıyor ama "kamuoyunda, medyada, 'uzman toplantılarında, panellerde "enine boyuna" tartışılmadan ... Aslında "birkaç günlük" seminer yapılmalı ve "asli konular" o seminerde kurulacak komisyonlarda, sonra seminer genel kurulunda tartışılmalı" ve "yasa teklifi" öyle hazırlanmalıydı!.. Üstelik "Kulüpler Yasası" beklenirken, çıkarılan "Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Yasası.." Görüntü çok açık; "bu kanun teklifi" âdeta "Saffet Sancaklı Alpay Özalan" teklifi! Galatasaray'a nasıl bir aday.. Ünal Aysal "aday olmayacağını" açıklayınca, ortada "Burak Elmas'ın mağlup ettiği" bazı adaylar, "aday olarak" kaldı; ikisi "adaylığını" açıkladı... Metin Öztürk ve Eşref Hamamcıoğlu...