Elenmeyi, 15 futbolcunun bilinçaltı istedi!

Prag hezimeti, Türk sporseverler için acı bir sürpriz, Galatasaraylılar için tam bir şok oldu...

Zira "Hedef Avrupa" denilerek Sparta Prag'ın "en az dört misli değer farkı ile kurulan" kadronun, hem de "İstanbul'da alınan sonuçtan sonra", skor olarak da, futbol olarak da böylesine bir felaketi yaşayarak, İstanbul'a dönmesi, doğrusu ya, kolay kolay hazmedilecek bir sonuç değildi...

Ne var ki, "bu şoku yaşayan" milyonlarca kişinin dışında" 15 kişi vardı" ki, "onlar için sonuç" sürpriz de değildi ve "bana göre" şok da olmadı...
O 15 kişi, Muslera, Kaan Ayhan, Berkan, Sanchez, Abdülkerim, Torreira, Kerem Demirbay, Mertens, Kerem Aktürkoğlu, Barış Alper, Mauro İcardi ile 62. dakikadan sonra oyuna dâhil olan Oliveira, Zaha, Tete, Vinicius idi...

Bu da, bu maça kadar hocaları ile beraber kırdıkları "olumlu saha içi rekorların" tam aksine, istisnasız hep beraber, "top kaptırmadan, savunma başta hatalı paslardan, hücum istatistiklerine kadar, ne kadar sayılara dökülen pozitif saha içi futbol unsuru" varsa, "hepsinin olumsuz rekorunun kırıldığının" ortaya çıkışı ile belli oldu...

Ben, "inanılması zor" bu "futbolsuzluk" tablonun nedeninin, "beksizlikler, sakatlar, cezalılar falan" değil, "psikolojik" olduğuna inanıyorum... Evet, "Galatasaraylı futbolcuların bilinçaltlarına hâkim olan" ve Prag'daki gecede, "futbollarına pranga vuran "psikolojik olumsuz" sebep vardı.

Bana göre, işte o sebep; "Bu kulvarda, bu turu atlasak bile, daha yukarılara tırmanmamız çok zor... Fenerbahçe ile yaptığımız nefes kesen şampiyonluk yarışı ile beraber, bir yanda da Türkiye Kupası, Süper Kupa hedefleri de varken, fizik kondisyon ve futbol bakımından aylarca 3,5 günde bir maç oynayarak üç ana kulvarda hedeflere ulaşmamız mümkün değil. Sonu kupaya varmayacak Avrupa kulvarını kapamamız, bizim öteki kulvarlarda hedefe varmamızı sağlayacaktır. Bu iş burada bitsin, önce Antalyaspor ve Karagümrük maçlarına bakalım ve de bundan sonra araya girecek Avrupa maçlarını ortadan kaldıralım..."

Elbette, onlar da "hezimete ve elenmeye" çok üzüldüler; bilinçlerinin gereği idi bu, ama "bilinçaltları" ayaklarına prangayı vurmuştu ve "bilinçaltı" kazandı!..
"3-2 kazanılan" ilk Sparta Prag maçından önce özetle şöyle yazmıştım; "Bir Galatasaraylı olarak, bu gece maç kazanılamazsa ve sonunda elenilir ise fazla üzülmeyeceğim. Zira bu kayıp, Süper Lig'de ve Türkiye Kupası'nda Fenerbahçe ile yapılan yarışta, 'martta Konferans Ligi maçlarını oynamaya başlayacak olan büyük rakibimize göre çok daha diri kalmamızla, avantaj sağlayacaktır..."
Yani, yöneticilerin 'Hedef Avrupa" sloganına karşı, o gece Prag'daki statta, bilinçaltları "hedef Süper Lig'de şampiyonluk" sloganıyla dolu bir bilinçaltına sahip futbolcular vardı...

Okan Hoca'nın yaşadığı şok, "bu ihtimali hiç hesaplamamış" olması idi. Ama gene inanıyorum ki, futbolcular, "Süper Lig ve Türkiye Kupası'nın bundan sonraki maçlarına 'bu kulvarlardaki hedeflere varmak için ne gerekliyse onu yapmak üzere" çıkacaklar!..

Okan Hoca, gerçeği söyledi...

Prag hezimetinden sonra Okan Buruk'un uzun uzun açıklamalarını dinledik, "10 kişi kalınmadan" başlayarak birçok sebep saydı, "Sorumlu benim" dedi. Ama onca cümlenin içinde dört cümle vardı ki; "işte "asıl sebebi" bu dört cümle ortaya koyuyordu; "Oyuncularımızla çok iyi şeyler yapacağımıza inanıyoruz. Hedefimiz şampiyon olmak. Türkiye Kupası'nı ve Süper Kupa'yı kazanmak. Bu oyunla Avrupa'da çok daha yukarılara gider miydik, gidemez miydik bunu kendi içimizde tartışmamız gerekiyor tabii ki."