Dün geceyi 10 saat önceden yazmak!

Galatasaraylılara soruyorum; "UEFA Avrupa Ligi'nde son sekize kalmak mı, yoksa Türkiye'de iki kupanın final haftalarında sahalara "dinlenmiş olarak çıkmak" mı sizce daha önemlidir

Ben bu satırları yazarken, maça 10 saat var... Galatasaray, "bu kadrosu ile" Şampiyonlar Ligi'nde "Kopenhag'ı yenemeyerek elenip, UEFA Avrupa Ligi son 16 turu mücadelesinde Çekya Ligi lideri Sparta Prag ile İstanbul'da oynayacak...

Spor yazan bir gazeteci olarak "Ne olabilir" diye düşünüyorum.
Sparta Prag'ın "Çekya Ligi'nin puan cetvelindeki durumu, 'yeri dâhil' hemen hemen Galatasaray'ın Süper Lig'deki yerine" benziyor... 20 maçta 17 galibiyet 2 beraberlik, 1 mağlubiyet ile "Slavia Prag'ın önünde" lider... 50 gol atmış, 13 gol yemiş... Son 5 maça 5 galibiyet...

Dahası "Galatasaray ile tanışıklığı" var... İkisi Şampiyonlar Ligi'nde, ikisi Avrupa Ligi'nde dört defa karşılaşmışlar... Bir defa Galatasaray, iki defa Sparta Prag kazanmış, bir beraberlik var. Bu arada 1995'te oynanan iki maçta Okan Buruk da Galatasaray forması giymiş... Tek galibiyet 2-0 ile 1997'de Şampiyonlar Ligi'nde ve İstanbul'da...

Bir tanışıklık da bugüne gelişte... Galatasaray Şampiyonlar Ligi grubunda Kopenhag'a yenilerek Avrupa Ligi'ne düşerken, Sparta Prag, Şampiyonlar Ligi elemelerinde Kopenhag'a kaybederek, Avrupa Ligi'ne kalmış, grubunda ikinci olarak son 16 turunda Galatasaray'ın rakibi olmuş...

İki takım için de "rakip zor, turu atlamak da zor" görünüyor. Düşünüyorum; "10 saat sonra başlayacak maçta olabilir.."
Galatasaray'ın "kendi evinde 50 bin taraftarı önünde 'bu kadrosu' ile Sparta Prag'ı yenmesi" lâzım!..
"Lazım" da, yenebilir mi; evet yenebilir... Hatta diyorum ki; "Yenecektir" de!..

Bir "hatta" daha; "turu geçecek bir sonuç" ile de yenebilir...
Böyle bir sonuç, Galatasaray camiasını, Galatasaray taraftarını mutlu edecek midir, evet edecektir; aksi bir sonuç ise üzecektir!