Çaresizler mi oynanıyor..

Haftalardır, gazetelerimizin spor sayfalarında ve TV'lerimizin spor ekranlarında yazıla, çizile, konuşula, tartılışa "gına getiren" bir konu var; "Osimhen gidecek mi, kalacak mı.."

Vah benim, sporum, vah benim futbolum; "Osimhen olmasa" idi, ne yazacak, ne yorumlayacak, ne tartışacaktık acaba..

Galatasaraylı bazı dost ve arkadaşlarım bile bıktı, "bu yılan hikâyesinden" ve de öfke içinde "gitse de kurtulsak" bile diyenler bile var

İcardi, Morata, Ahmed Kutucu varken, "bu telaş" neden, "bir kriz oluşturmanın sebebi" ne ola ki..

Galatasaray Yönetimi, âdeta "çaresizleri" oynuyor; Osimhen krizine bir de "Muslera'nın gidişini" eklediler; "kaleci krizi" oluşturdular!..

Elde "Günay" ve düşünülürse "Berke" bile varken, Galatasaray Başkanı'nın "Muslera ayarında bir kaleci arıyoruz" açıklaması, doğrusu ya "yokluğa, yokluktan öteye" bir de "çaresizlik" ekledi.

Nereden bulacaksın "öyle" bir kaleciyi ve kaça mal olacak Galatasaray'a, yazık değil mi milyonlarca avroya..

Bu arada da hangi "bulucuların cebine, vericilerin kasasına" ne kadar "milyon avro" koyacak, Galatasaray..

Neden acaba..

Fenerbahçe'de neler oluyor, asbaşkanlar görevi bırakıyor, yönetim kurulu üyeleri istifa ediyor, "Eylülden önce seçimli genel kurul yapılması için" imzalar toplanıyor, Başkan Ali Koç "seçimli genel kurul eylülde yapılacak" diye inat ve ısrar ediyor.

İnanamıyorum ve tekrar tekrar yazıyorum; "Fenerbahçe'yi izleyen, yorumlayan, tartışan" meslektaşlarımız ne yapıyor; ya, eften püften bir iki soru cevaptan sonra, "Duymuyorum, görmüyorum, konuşmuyorum" üçlemesini oynuyorlar, ya da "Acaba, gördüklerini, duyduklarını yazmamaları, konuşmamaları için yasak mı var" sorusunun gündeme oturmasına yol açıyorlar