Büyük takıma büyük hoca gerekir!

Çok anlamlı bir atasözümüz vardır; "Korkak bezirgân, ne kâr eder, ne ziyan!.."
İşte tam da ve âdeta "yılın derbisi" nitelemelerine kadar giden şişirmelerden sonra oynanan ve "sefil bir futbola sahne oldu" nitelemesine kadar varılarak yerden yere vurulan Fenerbahçe - Galatasaray maçının iki hocası için söylenmiştir, bu söz!..
İşte, pazar gecesi, tam da "bu acı tablo" bütün açıklığı ile ortaya çıkınca, benim önce "ev sahibi" İsmail Kartal'a ve "misafir" Okan Buruk'a, sonra da Ali Koç ile Dursun Özbek - Erden Timur ikilisine birer soru sorma hakkım doğdu...
Hocalarımıza olan sorularımla başlıyorum... Ülkenin en büyük kulüplerinden ikisinin "yıldızlar ile dolu, çok pahalıya kurulmuş ve de arkalarından gelenlere uzak ara fark atarak yalnız başlarına şampiyonluk yarışı yapan" futbol takımlarının başındasınız.
Fransız filozof Blaise Paskal "büyüklük" üzerine "İnsana büyüklük veren şey, düşünceleridir" demiş...
Yılın derbisine "Korkak bezirgân ne kâr eder, ne ziyan" sözüne hak verdirecek bir düşünce sisteminin ürünü taktiklerle çıkmak ve takımınızı da baştan sona "öyle oynatmak" nasıl bir büyüklüktür
Bakınız, Jean Jacques Rousseau ne demiş; "Büyük adamları meydana çıkaran, biraz da büyük fırsatlardır!.."
Böyle bir fırsat elinize geçmişti, yılın derbisinde... Sizler neredeydiniz..
William Shakespeare'in de "büyüklük" üzerine bir sözü vardır; "Bazıları büyük doğar, bazıları büyüklüğü kazanır, bazılarına da büyüklük yakıştırılır!.."
Ne yazık ki, "bu üçlü nitelemenin bir tanesinde bile olmadığınızı" ortaya koydunuz. Biraz sonra Ali Koç Dursun Özbek Erden Timur üçlüsüne soracağım soruya itiraz edecek bir hâliniz var mı, acaba..
Evet, geliyorum, "gırtlağa kadar borç içinde olan" kulüplerinin "gelir lokomotifi olan" ve "yüzlerce milyon avro değerli" futbol takımlarının başına "o takımları yönetecek 'büyük' birer hoca getiremeyenlere" soracağım soruya; "Ne kadar büyük bir hata yaptığınızın, bilmem ki farkına vardınız mı"