Başkanının "Ben kimseden korkmam, sokaktan geldim" diyen bir Futbol Federasyonu Başkanımız var
Ne var ki, bu Başkan'ın Federasyonunun, nedense (!) "duyamadığı, göremediği ve gereğini yapamadığı 'yurt dışından gelen' bir yönetici ile bir teknik adam" da var.

"Kötü giden" her maçtan, "işlerine gelmeyen" her sonuçtan sonra, "Türk futbolunu, Süper Ligi ve yönetimini 'küçük gören' ve de 'milyonlarca taraftarı olan, binlerce sporcu yetiştiren, Türk futbolunun temel direklerinden olan' en büyük rakiplerine hakaret etmeyi" sürdüren, "naklen yayıncıları, yorumcuları azarlamaya kalkışan" bir yönetici ile bir teknik adam

"Acaba" diyorum, "bu kabadayılığı" geldikleri ülkelerde de gösterseler, neler olurdu..

İşte, "0-0 berabere biten" derbiden sonra söyledikleri

Aslında "aynaya bakmaları" gerekirdi, ama nerde o feraset..

"Şampiyonluğa oynayan ve 6 puan geride olan" Fenerbahçe "maçı kazansa" farkı 3 puana indirecek ve "en az puan indirimi kadar önemli bir mental gücü", takımına da, futbolcularına da, taraftarına da, camiasına da" yükleyecek, rakibini "acabalarla dolu" endişe kuyusuna düşürecekti, amma

Fenerbahçe'nin hocasının, "galibiyetten çok, yenilmemeyi hedeflediği" açıkça görülen bir maç seyredildi, pazartesi gecesi Tertip olarak da, taktik olarak da Galatasaray'ın hocası da, zaten "bir beraberliğe çoktan razı"; gelin de meşhur atasözümüzü hatırlamayın: "Korkak bezirgân ne kâr eder, ne ziyan" Evet; Okan Hoca; "kâr etmedi", ama ziyan da etmedi