Yarışanlar, bunun için yarışsınlar!

"Dünyanın önemli bir bölümü açlık, sefalet ve korku içinde temel ihtiyaçlarını karşılamanın mücadelesini verirken, diğer bir bölümü sorumsuz ve ölçüsüz bir tavırla yapay ihtiyaç ve arzuların peşinde koşuyorsa, tüm insanlık iyilik tasavvurunun acilen yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir." (Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ)

Dünya bir koşuşturma meydanıdır.

Kimi yaratılışına yaraşır, Rabbi tarafından çizilmiş, peygamberlerin yürüdüğü ve tavsiye ettiği yolda mesafe kat eder, kimi de bunun tam aksi, insanın ilk atası Âdem'e (a.s.) ve nesline düşman olan İblis'in yolunda ömür tüketir.

Allah Teâlâ, ikaz ettiği halde insan, yaratılış amacına aykırı hareket eder:

"Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana-babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın!" (A'râf 27)

Evet, insanın koşuşturması yaratılış amacına uygun olmalıdır.

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zâriyât 56) buyuruyor Rabbimiz.

Ve "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır" buyurarak dünya hayatı ve ondan ayrılış olan ölümün, imtihan için değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapılır.

Yüce Allah'ın örnek alınması için gönderdiği tüm peygamberler, Allah'a kulluğu esas aldılar, insanlığa faydalı olmak için gece gündüz çabaladılar, ömürlerini bu uğurda geçirerek ruhlarını Allah'a teslim ettiler. Sahabe-i Kiram da, seleflerimiz de Onların izinden yürüdüler

Peygamberlerin bu çağrısına kulak tıkayanlar, Allah'ın gönderdiği hak dine sırt çevirenler ise şeytana kulluğu, insanlığa faydası dokunmayacak şekilde "yakıtı insanlar ve taşlar olan" cehenneme sürüklemek için yalana, kötülüğe insanları çağırarak hem kendi hayatlarını hem de peşlerinden gidenlerin hayatlarını heba ettiler.

İnsan için hangisinin daha hayırlı olduğunu en iyi bilen Allah Teâlâ, Allah'a isyan ve günahla değil, Allah'a itaat ederek, Resulün izinde yürüyerek, hayırda, takvada bir hayatı ortaya koymaya çağırıyor.

Ve bunun bir yarış haline getirilmesini emrediyor:

"İyilik ve takvâ'da yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın cezası çetindir." (Maide 2)

İyilik ise şöyle tarif ediliyor:

"Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir." (Bakara 177)

Hz. Peygamber de şöyle buyurur:

"Doğruluk üzere olun. Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında Sıddîkdoğru sözlü olarak yazılır. Yalandan sakının. Yalan kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâbçok yalancı olarak yazılır."

Bir diğer hadislerinde: "İyilik (birr), gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir. Kötülük (ism) ise gönlünü huzursuz eden ve içinde bir kuşku bırakan şeydir; velev ki insanlar başka şeyler söylesin."