Siyonistler ağlamadıkça dünyaya huzur gelmez! (1)

Siyonistler ağlamadıkça dünyaya huzur gelmez! (1)

NUSRET REŞBER

Evet, Siyonist Yahudi'ye huzur yoksa ağlıyorsızlıyor, daralıyor, endişe içinde saklanacak yer arıyor ve korkudan ödü patlıyorsa bu, insanlık namına iyiye işarettir.

Tam tersi gülüyorsa, rahatı yerindeyse, bir yerleriyle dünyayla gülüyor, onlarla eğleniyorsa dünyada zulüm vardır, baskı, gözyaşı vardır; birilerinin kanı hunharca akıtılıyor demektir.

Bunun da müsebbibi kendisi olduğu için rahatça gülüyor, keyif çıkartıyordur.

Ne yazık ki siyonistlerin genetiğinde hep bu var.

Siyonistleri anlamadan, ne yapıp ettiklerini hesaba katmadan ne devlet yönetilebilir ne ticaret yapılabilir ne de ülkelerin istikbalinden söz edilebilir!

Dünya tarihinde, iriliufaklı, dinlidinsiz yıkılan bütün devletlerin yıkılışında bunların parmağı yer almıştır.

Kan ve gözyaşının bitmek bilmediği tarihin her safhasında, Allah'ın seçip gönderdiği Elçilerle bunları taltif ettiği dönemler de dâhil bunlar müessir olmuştur.

Dalga geçerek bunların seçilmiş millet olduğunu ve bunun Kur'an'da da sıkça dillendirildiğini ağzına dolayanları da görüyoruz.

Tamam, Allah "insanı en güzel bir biçimde yarattık." da buyuruyor. Ama yaratılış amacından çıktığında "esfele sâfilîn- onu aşağıların aşağısına indirdik" de buyurur.

Allah Teâlâ bu ırkı da Allah'ın dinini yaşamaları ve yaşatmaları için o gün üstün kıldığını ancak gereği gibi hareket etmediklerinden, seçilen peygamberlere hatta Allah'a başkaldırdıklarından dolayı onları en zelil kıldığını, maymuna ve domuza çevirdiğini haber verir. Haber verir ki kıyamete dek insanlık onların durumuna düşmesin.

Kur'an'ın en uzun suresi Bakara, onların tutarsızlıklarını anlatarak bundan ibret alınmasını ister.

Peygamberimiz Medine'ye hicret ettiğinde her haliyle bölgenin hâkimi onlardı. Onları, yıllardır bekledikleri yeni dine davet etti, buna yanaşmadılar. Bu sefer Resûlullah (s.a.s.) onlarla "Medîne vesîkası"nı imzaladı. Buna da ihanet ettiler.

Alışageldikleri üzere birçok peygamberi katlettikleri gibi Peygamberimize de suikast girişiminde bulundular.

Hz. Peygamber, Bedir Savaşı'ndan galibiyetle dönünce Medine Yahudilerini Kaynuka çarşısında topladı ve: "Ey Yahudi topluluğu! Kureyş'in başına gelen azaptan, Yüce ve aziz olan Allah'a sığınarak Müslüman olunuz. Çünkü siz, benim, kitabınızda bulduğunuz Nebî olduğumu anladınız. Kitabınızda Allah'ın size olan ahdini biliyorsunuz." şeklinde onları uyardı. Bu uyarıya onlar şu ukalaca tehditkâr cevabı verdiler: "Ey Muhammed! Sen bizi kendi kavmin gibi mi sanıyorsun Bu seni aldatmasın. Sen savaş işini bilmeyen bir kavimle savaştın. Onları yendin. Yemin ederiz ki, bizimle savaştığın takdirde nasıl savaşçı insanlar olduğumuzu anlayacaksın."

Bu ve onlarca sebepten, Hz. Peygamber bunların yola gelmeyeceklerini daha iyi anlamış, onlara karşı (tabir yerindeyse) anladıkları dilden önlem ve gardını alarak cevap vermiştir.

Hayat tecrübesi olan herkes bilir ki genelde silahı en çok sevenlertaşıyanlar en korkak karakterli insanlardır.

Siyonistlerin de en vazgeçilmezleri tarih boyunca hep en iyi silaha sahip olmak olmuştur.

Her dönemde en iyi kalesığınak ve silahlar edinmişler.

Her ortamda ihanetle iç içe olduklarından, başkalarının rahatlarını çekemediklerinden kendilerini sağlama almayı da bir ihtiyaç bilmişler.

Bu itibar ve hakikatle bunları tanımadan, bunların şerrinden emin olunmadan hiçbir millete, ülkeye, hiçbir şekilde huzur gelmez!