Ölüme, uykudan daha yakınız!
NUSRET REŞBER
Dünya, kimsenin ebedi kalacağı bir yer değil. Bin yıl yaşayan atamız Âdem'e (a.s.) bile kalmadı. Kavminin arasında 950 sene kalan, ikinci atamız Nuh'a (a.s.) da kalmadı.
Onlara kalmayan dünya, bize mi kalacak
Her canlı gibi insan da tanınan süre tamamlandığında ölümle yüzleşecektir.
Önemli olan, ölüm geldiğinde geride yapılacak bir şey bırakmamak. Ölüme "bir kaybım olur" düşüncesiyle yakalanmamak
Tabii, ölüme inancı olmayan bunları anlamakta zorlanır.
Allah, peygamber, kitap, melek ve ölümden sonraki hayata inanmayanın akıl ve şuuru bunu anlamanın çok altındadır, ne anlatsanız boş.
"İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler." (Bakara 6)
Zira "Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar(A'raf 179)
Bunun yanında, Allah'a şirk koşmadan inanan, Peygamberlere ve Onlara indirilene iman eden ise dünyanın geçici olduğunu, asıl hayatın ahiret olduğuna da inancı tam ve kesindir.
"(Onlar) gaybe iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden hayra harcarlar.
Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar.
Ahirete de kesin olarak inanırlar.
İşte onlar Rab'lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır." (Bakara 4-6)
Böyleleri hayatın geçici bir durak olduğunu bilirler.
Rablerine karşı görevlerini titizlikle yerine getirme gayretindedirler.
O'nun rızasını hiçbir şeye değişmezler!
Rehberleri peygamberi örnek almaya bakarlar ve duruşları şudur:
"Allah'a yemin olsun ki sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar, Allah dinini güçlendirinceye veya bu yolda canımı verinceye kadar davamdan asla vazgeçmeyeceğim."
Allah Resulünün izinden gitmeyi prensip edinenler, hak yolda kalmaya özen gösterenler, hiçbir kınamaya aldırış etmezler ve cahillerle laf dalaşına girmezler!
Gelen musibet karşısında:
"Onlar; başlarına bir musibet gelince, 'Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz' derler." (Bakara 156)
Ölüm için sebeplerin yaratıldığını bilirler; hiçbir şeyin ölümü ne bir saniye erken, ne de bir saniye geri bıraktığını düşünmezler.
Gözü dönmüş bir cani tarafından öldürülerek de olsa, ihmaller zincirinin kurbanı bir olayda da olsa veya daha vahimi, sel, yangın, çığ, deprem, veba-salgın gibi insanlığı kırıp geçen bir felaketle yerle yeksan olsa da
Bile isteye katil olanlar bulunsa da, ölümün kendisi veya bir yakını için o saatte yazılı olduğunu bilir, asla isyan etmez!
İsyan etmemesi, suçlulardan hakkını aramamasıistememesi anlamı taşımaz!
Ama ecelinin tamamlandığını bilir, hakka karşı taşkınlık yapmaz!
Ölüm için gece vakti, gündüzün bir saatinde ansızın (Allah muhafaza) gelecek bir deprem veya felaket gibi bir sebep beklemesine gerek yoktur Müslümanın.
Müminin inancı şu doğrultudadır:
"Allah, ölüm vakitleri geldiğinde insanları vefat ettirir, ölmeyenleri de uykularında ölmüş gibi yapar. Ölümüne hükmettiklerini tutar, diğerlerini ise belli bir süreye kadar (hayata) salar. Kuşkusuz bunda iyice düşünenler için dersler vardır." (Zümer 42)
Allah'a ve iman esaslarına inanan mümin, "şu olmasaydı ölmezdi; öleceğini bilseydim orada, o saatte bulunmasına mani olurdum"

98