Kurban; Allah'a yakın olmanın adıdır!

Kurban; Allah'a yakın olmanın adıdır!

NUSRET REŞBER

Allah'u Teâlâ, seçtiği peygamberleri ve onlara bildirdiği kitaplar (ve suhuflar)la kendisine yakın olmanın yollarını belirlemiştir.

Bu doğrultuda Allah'tan daha adil ve merhametli kimse olamaz!

Seçilen peygamberlerinden daha çok Allah'a iyi ibadet eden, O'ndan daha çok korkan, O'na daha yakın olabilen kimse yoktur!

Yüce Allah, bir insanın ömrü boyunca ne yapıp edeceğini peygamberlerinin önderliğinde hayata tatbik ettirerek göstermiştir.

Ve Allah'u Teâlâ. "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet'i beğendim" (Mâide 53) buyurur.

Buna rağmen bugün hiç kimse Allah adına, peygamberine rağmen, "şu kadar ibadet edilmeden, şöyle yaşamadan kurtuluş yoktur, cennete girilemez..." gibi bir ifrat (aşırılık) yolunu dayatamaz! Veya bunun tam zıddı olarak hiç kimse "bugün böyle yapılsa da yapılmasa da olur, şuna gerek yoktur" gibi tefrit (dini tamamen yozlaştırma) yoluna da giremez!

Kişi ya Müslümandır; iman esaslarını kabul etmiş ve gereğini yapma gayretindedir ya da değildir; gerek açıktan inkâr ederek gerekse de iki yüzlü davranarak, münafıklar gibi içinden inkâr ediyordur.

Resûlullah'ın (s.a.s.) nasıl ibadet ettiğini peygamber eşlerinden sorup öğrenen üç sahabe; "Biz nerede, Peygamber nerede Şüphesiz Allah onun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamıştır!" derler. Sonra, biri "Ben bundan böyle geceleri daima namaz kılacağım!, diğeri, "Ben her zaman oruç tutacağım ve oruçsuz günüm geçmeyecek!, üçüncüsü ise, "Ben de hanımlardan ayrı yaşayacağım, evlenmeyeceğim!" diyerek sözleşirler.

Bunu duyan Allah Resûlü, "Şöyle şöyle söyleyen sizler misiniz Allah'a yemin ederim ki, ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve en çok sakınanınızım. Bununla beraber ben bazen oruç tutarım, bazen oruç tutmam. (Gecenin bir kısmında) nafile namaz kılar, (bir kısmındaysa) uyurum. Ben, kadınlarla da evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir." (Buhârî, Nikâh) buyurur.

Nasip olursa Yarın Kurban Bayramı.

Evet, her ibadetin belirlenmiş bir vakti olduğu gibi Kurban Bayramında da Bayram Namazı var ve imkân bulanların kesmesi gerekli Kurbanlıkları olacaktır. Mezheplerin bu konudaki Fıkhî görüşleri farklı olsa da (Farz-ı Kifaye, Vacib ve Sünnet-i Müeeket) efendimiz ve sahabesi tarafından böyle uygulandığı sabittir, inkâr edilemez!

Efendimizin (s.a.s) şöyle buyurmuşlar: "Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmaz. Şüphesiz ki kesilen kurban kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnakları ile gelir. Hiç şüphe yok ki kesilen kurban, kanı yere akmadan önce Allah katında kabul görür. Öyleyse gönüllerinizi kurban ile hoş ediniz." (Tirmizî, Edâhî)

Bir adam Abdullah İbn Ömer'e (r.a.) "Kurban farz mıdır" diye sorar. İbn Ömer: "Allah'ın Resûlü ve Müslümanlar kurban kestiler." diye cevap verir. Adam aynı soruyu tekrarlayınca: "Resûlullah (s.a.s.) ve Müslümanlar kurban kestiler diyorum, anlamıyor musun" diye onu azarlar.

Sahabeyi kiramın İslam'ı ve peygamberi, Allah'ın ayetlerini anlama ve ona bakış açıları böyleydi!

Yüce Allah şöyle buyurur: "Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar."