Kur'an'dan ne kadar haberdarız
NUSRET REŞBER
Yüce Allah "Andolsun biz, Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan" (Kamer 54/32) buyurur.
İnsan, ilgili ilgisiz her bilgiye sahip olmak ister. Faydalı faydasız her şeye merak salar; araştırır, ona ulaşmak için bazen güçlüklere, maddi imkânları seferber etmeye kadar çaba sarf eder lakin kendisini yaratan rabbinin yaratılış amacını anlatan ilâhi kitaba bir göz atmayı ihmal eder. Ona gerekli hassasiyeti göstermez; okuyup üzerinde tefekkür etmez, ders çıkarmaz.
Oysa örnek verdiğimiz ayette belirtildiği üzere Allah, onun anlaşılmasını "öğüt almak için kolaylaştırdık" diye özellikle belirtir.
Yine Yüce Allah "Bu Kur'an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yüce ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır." (İbrahim 14/1) buyurarak ta Kur'an'ın indiriliş hikmetini haber verir.
Kıyamete kadar bu Kur'an hidayet kaynağı olmaya devam edecektir. Kıyamete kadar her insanın her Müslümanın sürekli okuması gereken bir kitap olarak tazeliğini ve canlılığını koruyacaktır.
Bu kitap aynı zamanda bir zikirdir; hatırlama ve hatırlatmadır. Onu okuyarak insan hata ve kusurlarını, iyiyi kötüyü, rabbini ve rabbinin emir ve yasaklarını hatırlayacaktır.
Bu ve benzeri bir çok sebeple Kitabımız Kur'an'ı mümkün olduğunca çok okumalı, elden düşürmemeli. Zira Kur'an okundukça ne kadar büyük bir hazine olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Hz. Peygamberimizin ifadesiyle "O'nda sizden öncekilerin kıssaları var, sizden sonrakilerin haberleri var, aranızdakinin (de) hükmü bulunur…" (Tirmizi)
Kur'an'da sıkça veli/dost kavramı geçer. Kimlerin dost ve sırdaş edinileceği, edinilmeyeceği bilgileri sunulur.
"Allah iman edenlerin velîsidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri ise Tağut'tur (sahte tanrı ve önderlerdir); onları aydınlıktan çıkarıp karanlıklara sokarlar…" (Bakara 2/257)
Allah Teâlâ başka bir ayetle bu açıyı daha genişletiyor: "Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir." (Mâide 5/55) buyurur.
Veli deyip geçmemek lazım. Ve rabbimizin de belirttiği üzere herkes veli-sırdaş edinilmemeli. Veli edindiğin kimse tatlı günde de acı günde yanından asla ayrılmayandır. Elini değil, bütün varlığını senin uğruna ortaya koyandır veli dediğin!
Mesela bir hadîs-i kudsîde yüce Allah:
"Her kim bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilân ederim… Kulum bana (farzlara ilâveten) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum." buyurmuş. (Buhârî)
Yine şöyle buyurur:
"Kul(um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım." (Buhârî, Müslim, Tirmizî, İbni Mâce)
İşte tefekkürle Kur'an okunduğunda bunları müşahede ediyor insan.
Bazen ebedi ve sonsuz cennetlerde, tarifli-tarifsiz nimetlere teşvik; arı-saf su, sütten, baldan sarhoş etmeyen lezzetli içeceklerden nehirleri ve daha fazlası bazen de dikenli zakkum bitkileriyle açlıklarını, irinle susuzluklarını gidermek

5