Hesap cüzdanlarıne durumda
NUSRET REŞBER
Kayseri'de okumuş, Kayseri'ye damat olmuş ve orada uzunca yaşamış olan değerli bir büyüğüm, yöre halkının ticarete duyarlılıklarını anlatırken, "Kayserililerin çocuklarına ilk öğrettikleri duadır. İlk öğrettikleri dua ise 'Allah'ım, anne-babamı zengin eyle…' duasıdır" demişti.
Herkes işine geldiği gibi; "Kayserililer şöyle uyanıktır, şöyle ticaret kafalılar…" dese de aslında her insan kendince uyanık geçinir, kazancını ve menfaatini düşünür.
Aklını, zekâsını beğenmeyen de yoktur.
Ancak peygamberlerin, özellikle Hz. Muhammed'in (s.a.s.) en zeki en akıllı insan olduğunu, tüm dünya hatta tanımlansa bilgisayar ve türevleri, yapay zekâ dahi kabul eder.
Peki, peygamberimiz Hz. Muhammed'e (s.a.s.) göre en akıllı ve zeki kimdir:
"Gerçekten zeki ve akıllı kişi, nefsinin kötü arzularına hâkim olup ahireti için çalışandır. Aciz kişi ise, heva ve heveslerinin kurbanı olduğu halde Allah'tan olmayacak şeyleri isteyendir." (Tirmizî, İbn Mâce)
Yüce Allah da peygamberini şöyle destekliyor:
"Sana Rabbinden her ne indirilmişse, bunların hak olduğunu gören kimseyle bunu göremeyecek kadar kör olan kimse bir midir Bu gerçeği yalnızca akıl ve sağduyu sahipleri anlar." (Ra'd 13/19)
Allah Teâlâ sıkça: "Hiç aklınızı çalıştırmıyor/kullanmıyor musunuz (Bakara 2/44, Al-i İmran 3/65) diye dikkat çeker ve şöyle de buyurur, "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka değildir! Âhiret yurdu ise Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız (Enam 6/32)
Ve "…Öyleyse ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten ve azabımdan sakının!" (Bakara 2/197)
Ayet ve hadislerin ışığında en zeki ve daha da önemlisi en akıllı olan, hayatın bu dünyadan ibaret olmadığını, bu hayattan daha önemli ve ebedi olan bir hayatın kendisini beklediğine inanır, ona hazırlık yapar.
Sahabe'den Ebû Zerr'i (r.a.) dostları ziyaret eder ve evinde fazla eşya olmadığını görürler. Evinde neden fazla eşya olmadığını sorduklarında, şu cevabı alırlar:
"Bizim başka bir evimiz var, değerli eşyalarımızı oraya gönderiyoruz."
Asıl ve ebedi olan yurda verilen öneme atfen Ebû Zerr'i örnek verdik.
İslam dini ve bu dinin sahibi Yüce Allah, dünyada hayatı dengeli yaşamamızı, dünya için çalışırken ahiret yurdunu da unutmamamızı öğütler.
Nasıl ki dünyalık varlıklarımızın fiziki/nakit veya dijital/kaydi hesap cüzdanlarımız varsa ahirette Allah'ın yanında geçerliliği olan cüzdan da "Amel Defteri"dir.
Bu, insanların dünyadaki inançlarının, yapıp ettikleri işlerin, ahirette, hesap gününde karşılarına çıkacağı ve kendilerine takdim edileceği; yapılan yapılmayan her işin tüm detaylarıyla yazılı olduğu bir defter/kitaptır. İşlediğimiz her şeyi bilen "Kirâmen kâtibin" meleklerince kayıt altına alınan kitap... Öyle ki;
"Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. 'Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!' derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez." (Kehf Suresi 18/49)
Allah hiç kimseye zulmetmezlakin "Kim zerre miktarı hayır/iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer/kötülük işlemişse onu görür." (Zilzal 99/7-8).
İslâm inancı esaslarından biri de ahiret hayatıdır.

6