Harca harca asla bitmez!

Harca harca asla bitmez!

NUSRET REŞBER

Anı ve hayat hikâyelerine ilgim oldukça fazladır. Öyle ki, bazen elimde olmadan en ciddi konuları bile araya bir hikâye sıkıştırarak anlatmaya çalışırım Başlıkta verdiğim ifade de olduğu gibi.

İlkokula giden kızım Elif, bir marketin sloganı olan bu cümleyi geçen seneye kadar radyo veya televizyondan her duyduğunda hemen bunu terennüm ederdi:

"Harca harca asla bitmez"..

Her yıl olduğu gibi bu yılda Aralık ayında gündemi oldukça meşgul eden ve ne yazık ki tüm kalemlere yansıyan, bu sebeple de herkesin sonucunu merakla beklediği "asgari ücret" kararı, nihayet evvelki gün açıklandı.

2025 yılı için geçerli olacak asgari ücret, 30 artışla 22.104 TL olarak belirlendi.

Ülkeyi yöneten, enine boyuna her şeyi hesap edip biçen ve ona göre karar veren mercii biz değiliz. Onun için de verilen bu karar yanlış oldu veya doğru oldu diyemiyoruzdiyemeyiz.

Ancak dillendirilen "işçiyi enflasyona ezdirmeyeceğiz", "emekli vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz" hesapları da nasıl yapılıyor, verilen bu kararlarla nasıl açıklanıyor, bunu da anlamakta zorlanıyoruz.

Dahası savunmaktan vazgeçmeyeceğimiz, Ak Parti iktidarına ateş püskürtenlere karşı başımız dik durmakta zorlanıyor

Daha iki gün önce, asgari ücretin açıklandığı günün sabahında Metro'da yanımdaki amca "emekli oldunuz mu" sorusunu yöneltti.

"Evet" dedim, "ama Reis, emekli maaşlarını iyileştireceğim diyor, şimdilik yeterli olmadığından çalışmaya mecburuz" demeye fırsat vermeden yanımdaki bir vatandaş nasıl duyduysa söze müdahil oldu.

"Reis ve etrafındakilerin cebi daha dolmadı, hele cepleri dolsun sıra bize de gelir. Milletvekilleri ve bakanların maaşları, hatta hem emekli milletvekili maaşı hem de şimdiki vekil maaşlarıyla çifte maaş alanlardan neden kesintiye gidilmez ki" diye lafı sürdürdü.

Biraz cevap vermeye çalışsam da sonunda fazla diyecek bir şey bulamayarak sustum kaldım.

Yani vatandaş sabrediyor, sabrediyor ama artık sabır taşları çatladı galiba.

Bunu, son seçimlerde içi kan ağlayarak da olsa ortaya koydu vatandaş.

Evet, hayat hikâyelerine ilgimin bulduğumdan bahsettim yazımın başında.

Rahmetli kayınbabam İsmet Sekizkardeş, kimden duymuşsa şöyle anlatırdı:

"Hz. Musa, 'Ya Rabbi, benden daha fazla ibadet eden bir kulun var mı' diye sorduğunda Allah Teâlâ, 'Filan mağarada bir kulum var git gör' demiş. Musa (a.s.), mağarada o âbidi ziyareti sırasında, farkında olmadan adamın gözyaşlarıyla doldurduğu tası devirir.

O âbid, ellerini kaldırır, önce küçük bir delik tarif ederek, sonra da ellerini tamamen açarak sınırsız büyüklükteki bir deliği ifade ederek, 'Ya Rabbi, cehennem bu kadarsa, bu kadar yap!' diye beddua etmiş

Musa peygamber, "ne demek bu" diye sorunca.

O kul, 'ben yıllardır bu tası gözyaşımla doldurup cehennemi söndürecektim, ama senin yaptığından da anladım ki, insanlar bunu hak etmiyor, o sebeple beddua ettim' demiş"

Hikâye ne kadar gerçek bilemiyorum, ama bu hikâyede olduğu gibi, doğruluğunu yanlışlığını kestiremediğimiz kimi zamanlarda Ak Parti'yi seven ve savunanlar olarak bizler çok zor durumda kalıyor ve üzülüyoruz. Ama "gidecekse gitsin!" de diyemiyoruz!

Daha önceki bir yazımda, "Ak Parti, minareyi düzeltmeli!" başlıklı bir yazı kaleme almış ve Ak Parti'nin kendini iyi anlatması gerektiğinden, yanlışlara mahal verecek uygulamalarda bulunanlara fırsat vermemesi gerektiğini belirtmiştim.