Hacca hazır olamadık, nasibimize umre çıktı- 2

"İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar" (Hac 27, 28)

Bir önceki yazımızda bu ara tatilde bize umre ziyaretinin nasip olduğunu paylaşmıştık. Ve bunun, Allah'ın Lütfu kereminin gereği bir nasip meselesi olduğunu yazmıştık.

Yedi yıllık hac hasretini umre ile gidermenin getirdiği bir nasip

Oraları gidip görmeden, o tadı hissetmeden, ayne'l-yak?n orada bulunma duygusunu yaşamadan buradan ne konuşulursa boş ve hiçbir anlam ifade etmez!

Fakir-fukara söylemleri, buraya gideningitmenin yaşattığı tadın önüne geçemez!

Allah'ın, "Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir" (Âl-i İmrân 97) çağrısını, bir sılayı rahim (akraba ziyareti) kadar, bir tatil merkezinde "senede bir kez bir tatil hakkım yok mu" düşüncesiyle geçirmek kadar ve buna denk bir bedelle değerlendirememek ne denli doğru

Bu yöndeki yorumlara girmeyeceğim.

Allah'ın Misafirisin Artık

Sonu gelmez dünya telaşesinin, siyasi çalkantılarının, kavga ve gürültünün uzağında ve her şeyden soyutlanarak, kısa bir süreliğine de olsa Allah'ın kutsal kıldığı beldedesin!

Dili, rengi, ırkı farklı ama imanı ve kıblesi aynı olan, Allah'ın ev sahipliğinde, O'nun misafirleriyle bir aradasın

Üstünlüğün ırkta, renkte veya cinsiyette olmadığı, takvada olduğu bir havayı solumaktasın.

Cahiliye döneminden veya normal yaşantında gördüğün tüm "üstünlük taslamanın" kaldırıldığı, herkesin kardeş olduğunu hissettiği mübarek mekândasın.

Resulullah'ın izinde, peygamberlerin yolunda, Allah âşıklarının duygularını teneffüs etme ruhiyetindesin

Sen misafir, davet sahibi ise Allah!

Misafir edenlerin en hayırlısının konuğusun.

Konuklarını en iyi ağırlayanın huzurundasın.

Umutsuzluğun umuda, korkunun güven ve huzura, yokluğun varlığa, inkârın tasdike ve zulmün merhamete teslim olduğu mübarek belde burası.

Tereddüdün barınamadığı bir mekân

Allah Teâlâ, Âdem'e ruhundan üflemişti. Bu ruhla insana Allah'ın rahmet sıfatı tam burada, Allah'ın konuk evinde sende canlılık kazanıyor; herkese, her şekilde sahip çıkmak istiyorsun. "Kimsenin canına bir taş değmesin" duygusundasın.

Allah'ın son elçisi Hz. Muhammed'in (s.a.s.) sahabesiyle zulme uğradığı, baskının her türlüsünü yaşadığı yerdesin

Doğup büyüdüğü, memleketini terke zorlandığı noktadasın.

Allah'ın nebisinin davetine karşı çıkılan, "El Emîn" bilinmesine rağmen daveti reddedilen ve bu sebeple çok sevdiği anayurdundan çıkarıldığı topraklardasın.

Her zaman, her şeyiyle desteğini ve şefkatini bir an üzerinden eksik etmeyen biricik eşi Hatice'nin (r.anha) irtihaliyle