Gerçek müminler
Nusret Reşber
Herkes her işi yapabilir, ama istediği başarıyı yakalayamayabilir.
Her insan, her istediğini elde edebilir, ancak dünyada ve özellikle de ebedi hayat olan ahirette kurtuluşu yakalayamayabilir!
Bu sebeple iman, büyük bir nimettir. İmanın tadına varamayan, dünya-ahiret saadetini de kavrayamaz!
Şems suresinde (7-10) şöyle buyurulur: "Nefse ve ona düzen verene; Ona kötü ve iyi olma yeteneklerini yerleştirene yemin olsun ki, Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere boğan da ziyan etmiştir."
Ayetlerde de ifade edildiği gibi Allah, insanı yarattığı gibi ona iyiyi ve kötüyü tanıma ve seçme kabiliyetini de öğretmiştir. İsteyen özgür iradesiyle iyiyi seçer, ona meyleder; dileyen de kötüyü hoş görür, ona tenezzül eder.
Ama neticede kötülüklere kendini boğan zarar-ziyan eder; iyiliği seçerek nefsini arındıran, tertemiz kılan da ebedi kurtuluşu yakalamış olur.
Yüce Allah Kur'an'da sıkça "Gad Eflehâ" veya "ulâike humulmuflihûn.." ibareleriyle, özellikle hesap gününde, ahirette kurtulacak olanlardan bahseder, onların özelliklerini sıralar.
Aslında, işin özü o kurtuluşu yakalayabilenlerden olabilmektir!
Gerisi, yukarıda da ifade ettik, zengin de olabilirsin, en dahi, en güçlü ve itibarlı konuma da gelebilirsin.
"Heyyyt! Benim kim olduğumu biliyor musun" deyip kükreyebilirsin de
Ancak Rabbinin katında bir değer ifade etmiyorsa yaptıklarınla veya geldiğin konumunla en perişan, en rezil konuma düşebilirsin, Allah muhafaza!
Döndük dolaştık, yine kendimize soralım, kendimizi mümin olarak tanımlayanlar olarak. Özeleştiri yapalım.
"Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir!" ayeti gereğince, Rabbimizin rızası doğrultusunda biz nefsimizi arındırabiliyor muyuz
Rabbimizin istediği gerçek müminler olabiliyor muyuz
Bunun için bir çaba içinde miyiz
Yoksa atalarımızdan duyduğumuz, öğrendiğimiz üzere, "Biz de Müslümanız! Benim annem-babam; dedem-ninem de hacı, hoca" nakaratlarıyla kendimize bile gülünç gelen bir inançla, "istediğimiz haltı yiyebiliriz, ancak Allah'ın rahmetine talip olmayı, cennete girmeyi de kimseye bırakmayız!" mı diyoruz
Yok, kardeşim, yok böyle bir kurtuluş!
Evvela Rabbimizin Kur'an'da bilelim ve kuşanalım diye vasıflarını sıraladığı özellikleri taşımadan olmaz bu iş!
Rabbimiz, Kurtuluşa eren kullarının bazı vasıflarını burada şöyle açıklıyor:
"Müminler o kimselerdir ki, Allah'ın adı anıldığında yürekleri titrer (bir ürperti, bir heyecan duyarlar), kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğunda bu onların imanlarını artırır (pekiştirir, sağlam kılar). Onlar yalnızca Rablerine güvenirler."
Bitmedi.
"Onlar, namazlarını özenle kılarlar, kendilerine verdiğimiz şeylerden bir kısmını Allah yolunda harcarlar."
İşte o zaman hak ediş gelir.
"Gerçek müminler işte onlardır. Rableri katında onlar için yüksek mevkiler, bağışlanma ve değerli rızık vardır." (Enfâl 2-4)
Başkasını bilmem, ama ben burayı okuduğumda korktuğumu hissediyorum.
"Kalbim çarpıyor" demiyorum!
Kalbimin gerçek manada heyecan dolup dolmadığını, ürperip ürpermediğini anlayamadığımdan, içler acısı halimden endişelenerek korkuyorum.