7 Ekim'den bu yana 10 aydır, İsrail, Gazze'de katliam ve soykırım yapıyor.
Taş üstünde taş bırakmayan, yaşlı-bebek, kadın-hasta demeden, dün itibariyle 306 günde 39 bin 677 kişiyi vahşice öldüren bu lanetli terör devleti için bir tek kelime dahi yazmayanlar
Bu vahşete sağır ve dilsiz kalanlar
Diğer taraftan her fırsatta soykırımcı İsrail'in ağzıyla ve telkiniyle Hamas'ı ve Müslümanları terörist diye lanse edenler bildiklerinden bir adım dahi geri adım atmış değiller!
Hani utanmasalar, yürekleri olsa İsrail'e taşınacaklar.
Ama canları çok tatlı olduğundan, bizim ölümü sevdiğimiz gibi onlar hayvanlar gibi yaşamayı sevdiklerinden ve bizim Allah'tan korktuğumuz kadar onların kul-köle oldukları sahte tanrılarından korktukları için rahatlarından taviz vermiyorlar.
Bilmiyorlar ki sevgiyi de nefreti de bahşeden, dahası göğüs kafeslerindeki kalbin duruşuna göre sevgiyi, nefreti yaratan Allah'tır!
Gerçek gücün Allah'tan olduğunu bilmeyenler, bu dünyada ("emhilhum rüveyda" ifadesiyle) kısa bir süreliğine güçlü görünenlerden yana durduklarından Allah onlara, Müslümanlara karşı sevgi hissi nimetini lütfetmiyor!
Onlara, zulmü, vahşeti, gerçek terörizmi, sapkınlığı sevimli gösteriyor.
Yerliliği, milliliği, vatanperverliği, mazlumdan yana durmayı, onlar kalplerini buna kapattıklarından Allah da onlara kapatıyor; bu nimetten yoksunlar!
"Onlar batıla meyledince, Allah da onların kalplerini hakkı kabul etmekten, hakka meyletmekten uzaklaştırdı." (Saf 5)
Kalpleri haktan eğrilip batıla, sapkınlığa meyledenler ne yaparlarsa yapsınlar, hakkı sevenlerin, dünyanın her yerinden fışkırmasına, halka halka genişlemesine mani olamayacaklar!
Kalpleri hakka kapalı olanlar, Ebû Leheb misali durması gereken yeri terk edip küfrün safında yer bulsalar da dün olduğu gibi bugün de sel misali insanların İslam'ı tanımasına ve ona sevgi göstermesine engel olamayacaklar!
Ebû Leheb, öz yeğeni Muhammed'in (s.a.s), peygamberliğine karşı gelmekle yetinmemiş, peygamber, Ona iman edenlerle bir mahalleye hapsedilip, boykota tabii tutulduklarında da akrabalarının yanından ayrılıp, düşman safına geçmişti.
Musa'nın (a.s.) kavminden olan Kârûn da aynen böyle yapmış, Firavun'un yanında yer almıştı
Geçen hafta kalleşçe şehit edilen İsmail Heniyye için bütün dünya halkları ayağa kalkmış, sevgi gösterisinde bulunmuş, gıyaben cenaze namazına durmuştu.
Bundan, azınlık olmaktan öteye gidemeyen içimizdeki Yahudiler rahatsız olmuştu. "Buradaki Yahudi kökenliler korkacak" diye endişelerini, yani içlerindekini dışarı yansıtanlar olmuştu.
Be terörist İsrail'den yana olmaktan, her terör örgütüne, Türkiye karşıtı olanlara sevgi beslemekten, onlara acımaktan taviz vermeyen şerefsizler, Gazze'de insanlar gece gündüz demeden, kadın, yaşlı, çocuk gözetilmeden hunharca soykırıma tabii tutulurken taşlaşmış kalbiniz ne durumdaydı İnsanlara acıma hissiyatınız hangi pisliğin içindeydi
İşte bu da Rabbimizin bir lütfu!
Katil İsrail ve destekçilerinin lehine sokağa çıkan bir Allah'ın kulunu meydanlarda görebiliyor musunuz
Birkaç kanı bozuk (içimizdekiler de dâhil) ya klavyeleri başında ya da korunaklı kapılar ardında vahşeti alkışlamakla ancak yetinebiliyorlar. Korkularından dışarda sesleri çıkmıyor!
Başlıkta "Ebû Leheb kafalılar" demem de bundandır.
Bakın, kim Türkiye'ye karşı duruyorsa, kim terör örgütlerine yardım ve yaltaklık ediyorsa ve bu suçlardan içeriye tıkalıysa, kelimesi kelimesine aynı düşünceyi kaleme dökenlerpaylaşanlar da aynen