Bugün Allah'ı hatırlamayanları Allah da hatırlamaz!
NUSRET REŞBER
İnsan, nisyan ile maluldür, unutkan bir varlıktır. Ne için yaratıldığını, nereden gelip nereye gittiğini unutur durur.
Sorumluluklarını hatırlamaz!
Geçici dünya nimetlerini, dünya hayatını ise tükenmez bilir, sonsuz zanneder.
İnsan unuttukça, Allah Teâlâ ona hatırlatır.
Hatırlamamaya devam ettikçe, gözüne sokulurcasına bir sebeple önüne getirilir. Bu hal son nefesine kadar sürer gider.
Dünya ile ilişiği kesildiğinde, sorgu meleklerini karşısında görür. Ne sorulan sorulara bir cevap bulabilir, ne de dünyadayken peşinden koştuğu o çok sevdiği malını, dostlarını ve sevdiklerini
Şimdi yapayalnız ve biçaredir.
İşte burada, öldükten sonraki hayatta ahiret yurdunun her merhalesi, dünyadayken Rabbinin hatırlamalarına kulak tıkayan için azap üstüne azaptır.
Meleklerin: "Rabbin kim, Peygamberin kim, Dinin nedir" sorularına, dünyada çokça duymuş olmasına rağmen hatırlayamayacaktır; dili dolanacak, buna cevap veremeyecektir.
"Bir şeyler duymuştum, konuşuluyordu ama" diye kem küm edecek
Nihayet,
"İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: 'Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi' Onlar da, 'Evet geldi' derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir." (Zümer 3971)
Başka ayetlerin ifadesiyle:
"Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, 'Size bir uyarıcı gelmemiş miydi' diye sorarlar. Onlar: 'Evet; doğrusu bize bir uyarıcı geldi, fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz demiştik' derler. Yine şöyle derler: 'Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık. ' İşte böylece günahlarını itiraf ederler. Artık alevli ateştekiler Allah'ın rahmetinden uzak olsun!" (Mülk 8-11)
Görüldüğü gibi yüce Allah, insanın o gün yaşayacağı azap dolu pişmanlık anını, rahmetiyle bugünden gözümüzün önünde canlandırıyor.
HÂLÂ FIRSAT KAÇMIŞ DEĞİL
Fırsat varken yapılan ikazlara bugünden kulak vermemiz isteniyor.
Onca gönderilen peygamberin ortak mesajınındavetinin toplandığı son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a.s.) çağrısına kulak vermemiz isteniyor.
Kur'an'ın kendisinde indirildiği, bin aydan daha hayırlı gecenin kendisinde olduğu bu Ramazan ayı, fırsat bilinerek hatırlamamız bekleniyor bizlerden.
Ramazan vesilesiyle Allah'ın affının genişliği bize hatırlatılıyor.
Bu geniş iklimde tevbe zamanının bize uğraması gerektiği uyarısı yapılıyor.
Ne zaman geleceği bilinmeyen son nefesimize kadar işi geciktirmeden, bir an önce Rabbimize, O'nun affına yelken açmamız için rahmet ve mağfiret kapılarının ardına kadar açık olduğu haberi veriliyor bize.
Rabbimiz, "Ey insan! İhsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir O Allah ki seni yarattı, seni düzgün ve dengeli kılıp ölçülü bir biçim verdi. Seni istediği herhangi bir şekilde parçalardan oluşturdu."