"Ben de Müslümanım" demek yeterli midir
NUSRET REŞBER
İslam, (hakka) teslim olmak, itaat etmek boyun eğmek ve barış ortamına girmek" gibi manalara gelir.
İman ise bir şeyi gönül huzuru ile kabullenme, ona içten ve yürekten inanmaktır.
İbadet ve itaatten uzak, yalın olarak teslim olmak, boyun eğmek tek başına kabul görmeyebilir. Bir gücün karşısında tehditle teslim olmak, boyun eğmiş görünmek, onu benimsemiş olmak manası taşımaz. Korku ve çıkar düşüncesiyle bu eylemi yapan, fırsatı bulduğunda teslim olduğu, boyun eğdiği şeyden sıyrılır ve karşısında yer alır.
Bu sebeple olsa gerek Yüce Allah: "Bedevîler "İman ettik" dediler. De ki: "İman etmediniz. (Öyle ise, "iman ettik" demeyin.) "Fakat boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Hucurât 4914)
Dolayısıyla Allah katında O'nun razı olduğu bir teslimiyet ve samimi bir iman kabule şayandır. Gerisi kendini ve başkalarını kandırmaktır ki o da fayda getirmez.
Yüce Allah, gönülden olmayan bir teslimiyeti, bir inancı kabul etmiyor.
Böyle olan münafıkların eylem ve söylemlerini, ayette geçtiği üzere, kabul etmediği gibi
"(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, "Tanıklık ederiz ki sen gerçekten Allah'ın elçisisin" derler. Senin hiç kuşkusuz kendi elçisi olduğunu Allah elbette biliyor; ama Allah tanıklık eder ki münafıklar (inandık derken) kesinlikle yalan söylemektedirler. (Müâfikûn 631)
Neymiş demek ki Teslim olmak da inanmak da içten olmalı; eylemle, söylem birbirini tamamlamalı. Ramazan ayından çıkalı daha 12 gün oldu. Bir tarafta, imanlarının gereği Allah'a şirk koşmadan, ömürlerini Allah'a ve Resûlü'ne itaat içinde geçirme hassasiyetiyle geçiren samimi Müslümanlar.
Diğer tarafta, İslam'ın hiçbir esasından haberi olmadan ve böyle bir endişe de taşımadan hayatlarını, nefisleri ve şeytanlarının emri istikametinde heba edenler
Bir yanda, kış yaz demeden gelen Ramazan ayını oruçla, namazla, verdikleri infaklarla ihya edenler...
Diğer yanda, samimi müminlerin nefes kokularına tahammülleri olamayanlar
Ve konu İslam-iman, cennet-cehenneme geldiğinde de bu değerlere sahip çıkmayı kimseye bırakmayan içi pof olanlar.
Allah'ın ayetlerini, peygamberin hadis ve sünnetlerini hatırlattığımızda da, " bir tek müslüman siz misiniz", "siz kendinize bakın!" tarzında kendilerini "sütten çıkmış ak kaşık" gibi temize çıkarmalar.
Kimse kimseyi kandırmaya kalkışmamalı. Hele akşama kadar, eylem ve söylemleriyle inkâra kalkıştıkları Allah'ı, hiç kimsenin kandıramayacağını da bilmeliler!
Evet, İslam, Allah'a, peygamberine itaati, samimice boyun eğmeyi gerektirir; buna mugayir tavır içine girmeyi değil!
İman da, teslim olduğu Allah'ın emirlerini, peygamberin bildirdiği ve tatbik ettiği şekliyle kabul edip; pratik hayata aktarmayı gerektirir.
"İslam nedir" sorusuna Allah Resûlü (s.a.s.), şöyle cevap verir: "İslâm, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe'yi ziyâret (hac) etmendir".
"İman nedir"