Bir davayı, değeri, yıldızlaşmış bir lideri söylem ile sahiplenip, onunla iftihar edip kimseye bırakmamaktan ziyade o değer ve kazanımları benimseyip hayata taşımak, yaşanılır kılmak önemli olmalı değil mi

İster dini inanç olsun ister kültürel veya mili, yerli bir değer olsun fark etmez.

Her şeyden önce kendisiyle iftihar ettiğin, paha biçilmez kazanım kabul ettiğin esaslara dillendirdiğinin yanı sıra onun üzerine ne kadar bir katkıda bulunabiliyorsun

"Sultan Selahaddin Eyyubi" kitabının müellifi Hasan en-Nedvî şöyle der: "Araplar Selâhaddin Eyyubi'nin Arap olduğunu, Türkler onun Türk olduğunu iddia ederler. O, ne Arap'tır ne de Türktür; o bir Kürt'tür! Ey Arap, Türk ve Kürtler, kim onun davasına sahip çıkıyor daha ileriye götürmek istiyorsa Selâhaddin Eyyubi onlardandır"

Yahudi ve Hıristiyanlar, yıllarca son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a.s.) kendi milletlerinden çıkacağını iddia ettiler, diğer milletlere karşı bunu bir üstünlük kaynağı saydılar. Son peygamber Araplardan ortaya çıkınca düşmanlık yapma yarışına girdiler!

Yahudilerin kışkırtmasıyla birbirine düşman olan Evs ve Hazreç'liler ise bunu fırsata çevirdiler; son peygamber ve davasına sahip çıkarak, hem kendileri izzet buldular hem de İslam'ın yayılmasına ve güçlenmesine katkıda bulunma şerefine nail oldular.

İslam'la şereflenen Türk atalarımız da bu şerefin bayraktarlığını yıllarca sürdürdü, hem kendileri bu sayede izzet ve itibarlarını artırdı hem de İslam'ın fetihlerle hayat bulmasına sebep olma bahtiyarlığını kazandılar.

Öyle görünüyor ki bu yüzyılda da bu bayrağı biz Türkler, Allah'ın izniyle sahip çıkıp ileriye taşıyacağız!

Ancak bir türlü milli ve yerli olamayanlar bunu yakalayabilir mi bilmiyorum.

Atatürk'ün, cumhuriyetin arkasına sığınıp bununla nemalan malum taifenin halleri anlaşılır gibi değil.

Tamam, muhalefet yaparsın, ama daha güzel alternatifler sunarak

İktidarı ve yaptıklarını eşleştirirsin, ancak doğru yanlış ayırımı yaparak İyi kötü demeden, başarılıbaşarısız her yapılan eleştirilirse, daha da kötüsü, milli değerler baltalanarak yapılırsa, sizin Türkiye düşmanlarından ne farkınız kalır ki

Hastaneler, oto yollar, köprüler, havalimanları, hızlı trenler, metro ve tramvaylar, Marmaraylar, insansız hava araçları, uydular, tank, uçakhelikopterler hepsi mi yanlış

Atatürkçülük bunu mu gerektiriyor

Cumhuriyetçilik bunu mu öngörüyor

Atatürk'ün, "muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız" nutkundan bunu mu anlıyorlar

Muhalif parti de olsanız, iktidarın hiç mi yaptığı hayırlı ve bu ülkeye yaraşır bir icraatı yok

Her şey de bir kulp bulmaya üstünüze yok. Nasıl bir kafa yapısına sahipsiniz

Bu ülkeye kimler dostsa siz onların karşısındasınız!

Kim bu ülkenin ileriye gitmesine takoz koyuyorsa onlarla berabersiniz!

Ülkenin kat ettiği safhaları görmüyorsunuz, görmemekte ısrar ve inat ediyorsunuz, bırakın bari sizi destekleyenlere, arkanızdan gelenlere mani olmayın.

Kazandığınız belediyelerde vatandaş eyvah edip duruyor, ama sizden de vazgeçemiyor, onlara bari bu zulmü reva görmeyin

28 Mayıs Genel Seçim sonuçları açıklanıyor; bütün televizyonlar Cumhur İttifakı ve adayı Tayyip Erdoğan'ın seçimi ara farkla önde götürdüğünü ekranlara taşıyor.

Halk TV, Foks TV vb. televizyonlar ise son ana kadar ekranlarda Millet İttifakı