Yıllar önce ilk iki oğlum 3-4 yaşlarındayken, mümkün mertebe çevreden etkilenmesinler, kaba, yanlış bir söz duymasınlar diye titizlik içindeydik.
Öyle ki şiddetle tanışmasınlar diye oyuncak silah bile göstermiyoruz.
Ancak ne kadar titiz davrandıysak da istediğimiz kadar çevrenin etkisinden korumanın zor olduğunu gün geçtikçe, yaşayarak gördük.
Bir gün komşunun çocuğunda gördükleri oyuncak silahı istediler. Diğer gün işittikleri kaba sözlerin ne anlama geldiğini sorgulamaya başladılar.
2000'li yıllar.
Şimdiki kadar sosyal medya ve internete ulaşım rahatlığı yok.
Malumunuz, o günler daha çok CD'ler yoğunlukta.
Biz de çevremizden, eş dostların tavsiye ettiği değerlerimizi, tarihimizi, kültürümüzü anlatan çizgi film CD'lerle çocuklarımızı geleceğe hazırlıyoruz.
Dini ve ahlaki gelişimi önceleyen kitaplar okuyor, anlatıyoruz; bu titizlikle yatağa giriyorlar.
Okula başlayıncaya kadar bu terbiyeyle yetiştirme gayretinde olduk.
Ne yazık ki çocuklarımızın hayatlarının önemli bir dönüm noktası olan eğitim-öğretim hayatları, gün geçtikçe çocukları bilerek veya farkında olmadan bizim kontrolümüzden uzaklaştırdığını fark ettik.
Fakat yapılacak başka bir seçeneğimiz de olmadığını biliyorduk.
Çocukları internetten uzaklaştırma gayretini yaşarken, öğretmen internetten ödev veriyor
Aynı konular kitaplarda da mevcut hâlbuki.
Ama öğretmenlerle çelişki içinde olduğumuzu da çocuğa yansıtmak istemiyoruz.
Yeri geliyor bizim çocuğumuza öğrettiğimizle okuldan öğrendikleri çelişiyor
Yanlıştır, haramdır dediğimizle okulda "önder karakter" olarak gördüklerininsunulanların yaşam tarzında tezat oluşuyor.
O yanlışları, onların doğrularını ön planda tutarak, yanlışlarının örnek alınmaması gerektiğini anlatarak geçiştiriyoruz
Bazen de tarihimizin "Çağ kapatıp, çağ atlatan kahramanlarımız" diye öğrettiklerimiz, okulda hain ve vatan satan diye öğretilerek geliyor eve çocuklar
Abdurrahman Dilipak ağabeyin sürekli dillendirdiği, "elimden gelse çocuklarıma ve torunlarıma evde kendim eğitim verirdimverdirirdim" gibi insanın bazen çocuklarını bu yüzden okula göndermeyesi geliyor.
Şimdilerde artık bırakın okula başlayan çocuklar, beşikteki çocuklar dahi teknoloji ürünü telefon, tablet ve materyallerle kalkıyor, yemeğe onlarla oturuyor, onlarla yatağa giriyor.
Dikkat ederseniz telefon ve tablet elinde olan hiçbir çocuğa hiçbir şey yaptıramıyorsunuz.
Çocuklarımızın anne-babaları doğuran yetiştiren ve bütün ihtiyaçlarını karşılayan, onlar için çırpınan biz isek de eğiten, terbiye eden yönlendiren artık biz değiliz!
Çocuklarınızın elinden bu teknoloji ürünleri, ihtiyacın dışında aldığınızda en mutlu ortamı yaşadıklarını, en sakin anlarını tattıklarını hemen fark edersiniz.
Ben bazen küçük olan diğer çocuklarıma bunu uyguladığımda eve huzur geliyor, inanın çocuklar çocukluklarının mutluluğunu yakalıyor.
YAZ KUR'AN KURSLARI
Her yaz geldiğinde ülkemizde genelde çocuklarımızı Diyanet tarafından açılan yaz kurslarına, camilere göndeririz.
Bazen, "bizim oğlan bina okur, döner döner bir daha okur" tekerlemesinde tekrar gibi gözükse de "et-tekrâru ehsen velev kâne yüz seksen" deyimiyle yüz seksen kere de olsa tekrar güzeldir.
Buna binaen bu sene 12 yaşındaki oğlumu bir değişiklik olsun, evden ve tanıdık mahalle arkadaşlarından uzak kalsın diye bir farklılığa gittim.