Demokrasi mi, kasetli diktatörlük mü

Demokrasinin hazmedildiği ülkelerde seçimler, hizmet yarışının tezahür ettiği süreçlerdir. İktidarlar değişir ama daima millet kazanır.Peki, bu seçimde de durum aynı mıdır "Kim gelirse gelsin, emperyalizmle ve emperyalistlerin maşası olan terörle mücadelede; inanç ve ibadet özgürlüğünde geldiğimiz seviyeden asla taviz vermez, buna ilaveten yeni kazanımlar elde ederiz" diyebiliyor muyuzMaalesef hayır...Adı "seçim" ama öyle keskin bir viraja giriyoruz ki, ya hasarsız geçip; yola devam edeceğiz veya virajı alamayıp uçuruma doğru gideceğiz.Oy vermek, en büyük vebaldir. Sağduyu ile karar vermelidir. Kişisel hesaplar, umumî menfaatlerin önüne geçmemelidir! Aday listelerinde; tamamen ulvî gerekçelerden kaynaklanan memnuniyetsizlikler; veya "Erdoğan iyi ama..." şeklinde başlayan yakınmalar bizi yanıltmamalıdır.AK Parti'nin hatasız olduğunu söylemek elbette mümkün değildir. Ancak, kendi aramızda hata aranacak zaman değildir. Karşımızda her gün biraz daha derinleşen çirkeflikleri görmeyip de, kendi saflarında kusur aramak nasıl bir mantığın ürünüdür Bugünkü siyasî yelpazede, yedi düvel ve içimizdeki İttihatçıların "Erdoğan gitsin" hedefine hizmet ederek, "daha iyisinin" geleceğini düşünmek nasıl bir öngörüdürKAYBEDECEKLERİMİZİN FARKINDA MIYIZÖyle bir noktadayız ki, kavuştuğumuz maddi-manevî nimetlerin artmasını elbette çok istiyoruz ama mevcutları muhafaza etmenin bile büyük kazanç olacağını bilmiyoruz. Zarar etmek için alışveriş yapmak ahmaklıktır. "Ezan"ı kaybetme tehlikesini görmeyerek "soğan"ı ucuza yeme derdine düşenler, bütün kayıplara rağmen "ucuz soğan" hayaline kavuşacağını nereden bilmektedir Oysa