Vatikan'da dönüm noktası

"RTE Papalardan daha dayanıklı ve kalıcı" diye yazmıştım Cumhurbaşkanının 2018'deki tarihi Vatikan ziyareti öncesinde ve eklemiştim:

"Erdoğan'ın işbaşına geldiği 2002'den bu yana 'üç Papa' geldi geçti.

II. Jean Paul 2005'te hakkın rahmetine kavuştu. 'XVI. Benedictus' adıyla markalaşan Ratzinger, strese 8 yıl dayanabildi. Bu makamda görülmemiş bir hamleyle, 2013'te 'Ben yoruldum!' diyerek görevi bıraktı. Yerine, gerçek adı Bergoglio olan bu Arjantinli Papa geldi." O Papa da yok artık. Hafta başında ruhunu teslim etti. Reis 4. Papa'yı da kutlayacak! Bergoglio- Papalık adıyla Françesco- şimdiye dek gelen Papa'ların en sempatik olanıydı. Mütevazı ve merhametliydi. İnsanın gönlünü açan sahici bir gülüşü vardı. Böyle olduğu için de tam Roma dün tarihi bir gün yaşadı. Sabah ayazının ilk saatlerinden itibaren Aziz Petrus Bazilikası'na açılan yolları dolduran kalabalıklar, Vatikan'da protokol ve dini törenlerin ardından, cenaze konvoyunu Papa'nın kişisel tercihi olan son istirahatgâhına dek 8 km. boyunca izledi.

"Papalık devleti" Vatikan ile Roma'nınRoma İmparatorluğundan kalma- tarihi merkezini ayıran Tiber nehrini aşan konvoya yol boyunca eşlik eden turistler, Romalılar ve Katolik müritler, Papa'nın naaşını taşıyan beyaz cenaze arabasına çiçekler attı, onu "Françesco" çığlıkları arasında son kez selamladı. Sokağa çıkamayanlar da konvoya pencerelerden el salladı. Roma, Roma olalı böyle cenaze görmedi. Başkente 150 bin kişiyi toplayan cenazenin bir benzeri ne II. Jean Paul ne de Ratzinger'in ölümünde yaşandı.

KÜRESEL GÜNEYİN TEMSİLCİSİ

Aslen Polonyalı olan II. Jean Paul, Berlin Duvarının çöküşünü ve Soğuk Savaşın sonunu hazırlayan stratejik, jeopolitik bir Papa olmuştu. Ratzinger ise bir gericiydi.

İslamcı terörün ön plana çıktığı ve tırmandığı 2005-2013 arasında Papalık yapan Ratzinger-XVI. Benetikt, "uygarlık çatışmasının" adeta cisim bulmuş haliydi.

2013'te alışılmamış biçimde istifasını verip geriye çekilince, umulmadık bir şey oldu: Kendi deyimiyle "dünyanın sonundan" gelen bir Papa, sahne aldı ve Aziz Petrus Basilıka'sının penceresinden alabildiğine doğal bir sesle, "Buona seraİyi akşamlar!" diyerek dünyayı selamladı. Vatikan balkonunda görüldüğü andan itibaren "fakirlerin Papa'sı olacağını" dünyaya ilan eden Bergoglio, bu devrimci tutumunu her çeşit "Papalık tantanasını" elinin tersiyle iterek dosta düşmana kanıtladı. Beklenmedik bir "derviş tevazu" ile gönüllere taht kuran son Papa,"itibardan tasarruf olmaz" anlayışının birebir zıttıydı. Mücevherli kalpaklar, som altından yapılmış haçlar ve gösterişli hükümranlık bastonlarını elinin tersiyle iten Bergoglio, tabutunun içinde eskimiş bir çift ortopedik pabuçla gömüldü. Ezelen beri lüks içinde yaşayan, Mercedeslerden inmeyen Papaların aksine, "küresel güneyin temsilcisi" olmayı seçen bu çok farklı Arjantinli din adamı, seçildiği günün akşamından son nefesini verdiği güne dek ikamet ettiği mütevazı Santa Marta Pansiyonu'na, ilk günün akşamında otobüsle gitti.

Yalın bir yatak, bir baş ucu komodini ve gardroptan oluşan pansiyon odasına dönen Papa'nın geri çevirdiği Papalık rezidansı oysa ki 17. yüzyıldan kalma 15 bin metre karelik görkemli bir saraydı. En önemlisi de bunların göz boyamaya yönelik bir pi-ar hamlesi olmamasıydı. Papa Bergoglio, içinden çıktığı "Cizvit tarikatı"nda da, kendini bildiğinden beri yemeklerini bir başına yapan sade bir din adamı olarak nam salmıştı.