Trump'ın hazzetmediği son Papa Françesko'nun cenazesine koştura koştura gitmesinden ve kuytularda lobi yapmasından belliydi...
Üstüne sosyal medyaya koyduğu Papa pozundaki kişisel "portresi" geldi.
Kanada, Grönland ve Panama derken "Başkanının gözü şimdi de Vatikan'da mı" sorusunu sormaya kalmadan, hiç tanınmayan bir Amerikalı kardinal "şak" diye Papa seçildi.
Şok...şok...şok.
Papa'yı selamlamak için Aziz Petrus meydanında bekleşen kalabalıklara bile öyle ki topluca "kal geldi".
Mikelanj freskolarıyla süslü Sistine Şapeli'nin çatısından yeni Papa'yı müjdeleyen "beyaz duman" yükselirken, meydana önce bir sevinç dalgası yayıldıysa da, Papa'nın Amerikalı olduğunun anlaşılmasıyla ortama sessizlik çöktü.
İnsanlar anında "Amerikalı mı Nasıl ya Trump'ın Papa'sı mı" oldular.
Polonyalı, Alman ve Arjantinli Papa'lardan sonra bir İtalyan bekleyen Romalılar yekten düş kırıklığı yaşadı.
Yalnız onlar değil... Çizme'ye okumaya gelmiş ve tarihi bir Papa seçimine tanıklık etmek adına Papalık meydanına koşmuş Amerikalı öğrenciler bile, "Umarız Amerikalı Papa, Trumpçı olmaz!" dediler.
ORDUSU OLMAYAN SÜPER GÜÇDüş kırıklığı, kuşku, bilinmeyene dair bir dolu soru ve kaygılar...
"Vatikan tarihi"ndeki ilk Amerikalı Papa'nın uyandırdığı duygular bunlar oldu.
Benzer bir şaşkınlığa 1978'de "Polonyalı ilk Papa" Karol Wojtyla'nın seçiminde tanık olmuştum. O tarihi seçimde de Roma'daydım.
II. Jean Paul lakabını alan Polonyalı Papa'yı öne çıkaran tercihler, Aziz Petrus meydanında, bugünkü gibi çok büyük sansasyon yaratmıştı.
Bugünden farklı olarak, o gün "kaygı"dan çok meydana "şaşkınlık" hakimdi.
Yıllar, Katoliklerin şaşkınlığının hiç de boş olmadığını kanıtladı. On yıl sonra Sovyetler Birliği ve Berlin Duvarı yıkıldı. Doğu Bloku çöktü. Polonyalı Papa, Duvarın yıkılışının bir numaralı faili, direnişçi "Dayanışma Solidarnosc" örgütüne açık-kapalı destekle süreçte baş rolü kaptı.
Vatikan da hiçbir şey boşuna olmaz. Papalık seçimleri belirleyicidir.
"Orduları olmayan süper güç" Vatikan, sade Katolikleri ilgilendiren bir aktör olmakla kalmaz; jeopolitiği de belirler ve olayların seyrini şartlayan "game changer oyun değiştirici" olarak temayüz eder.
Sovyet İmparatorluğuna meydan okuyan II. Jean Paul'ün ardından misal, 11 Eylül dünyasının "uygarlık çatışması" ortamında İslam düşmanı Alman Papa Ratzinger-XVI. Benedikt seçilmiştir.
XVI. Benedikt'i 2013 yılında, bu kez yükselen keskin kapitalizme karşı bir "derviş tadında", derviş gibi yaşayan "küresel güney"in mütevazı Papa'sı Arjantinli Bergoglio, Françesko izledi.
Görüldüğü üzere her dönemin farklı papası var.
İSA TRUMP'TAN KURTARILABİLİR MİXIV. Leone adını alan "yanki" Robert Prevost da "Trump döneminin Papa'sı" olacak.
"Yanki Papa"yı, Trump mı seçtirdi
Hem evet, hem hayır.
Repubblica yazarlarından Massimo Giannini'nin ifadesiyle "Tanrı'yı zalim politikalarına etik bir kalkan olarak kullanmak isteyen" Trump'ın kendisi, Katolik olmasa da belli ki illa ki Amerikalı bir Papa seçtirmek sevdasına tutulmuş.

88