ocukluğumda "Midas'ın Kulakları" diye çok ünlü bir oyun vardı.
Hâlâ ara sıra sahnelenir. Apollon'u öfkelendirdiği için "eşek kulaklarıyla cezalandırılan" Frig Kralı Midas, saklayamadığı kulaklarını cinfikir "bir üstünlük, ayrıcalık" nişanesi olarak tebaasına sunmaya yeltenir.
Halk tam da bu kuyruklu yalana ikna edilecekken Tanrılar üçkâğıda iyice bilenir, bu kez Midas'ın "üstünlük" kontenjanından pazarladığı kulaklarını büyüttükleri gibi küçültüverirler.
Midas iyot gibi açıkta kalır.
Özetle bir "kral çıplak" hikâyesi.
"Midas'ın Kulakları", Associated PressAP-nin efsanevi gazetecilerinden Mort Rosenblum'un Trump'a yakıştırdığı "Kral Midas" benzetmesiyle aklıma düştü.
Alaska'da "Trump'ın Putin'e teslimiyet zirvesi" olarak kayda giren tarihi buluşma ardından yaşananları özetlerken Mort; "(Vietnam Savaşı da dahil...) 70 yıllık gazetecilik serüvenimde hiçbir şey beni özgür dünya-Avrupa liderleri ile acınası basın orduları tarafından zırnık sorgulanmayan cahil ve de dengesiz Kral Midas'ı izlemek kadar dehşete düşürmedi!" diyor.
AGÖZLÜLÜK VE UMURSAMAZLIKLA SAVRULUŞ20. yüzyılın son çeyreğinin tanıklığını yapan New York Times'ın duayen gazetecisi Thomas Friedman keza aynı derin şoku ifade ediyor:
"1978 yılında gazeteciliğe başladığımdan beri birçok diplomatik müzakere sürecini takip ettim" diyerek ekliyor:
"Ama bundan önce bir liderin -Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski gibibasın önünde ABD başkanıyla konuşurken 4.5 dakikada 15 kez teşekkür etme ihtiyacı hissettiğine hiç şahit olmamıştım. Avrupalı müttefiklerin Trump'a yağ çekmeyi olmazsa olmaz görmelerinden bahsetmiyorum bile."
Basının "basın" olduğu yıllarda gazetecilik yapan tüm "eski isimler", "Midas'ın eşek kulaklarına" yapılan "Ay ne şahane!" güzellemeleri ve iltifatlarını, hiç istisnasız derin bir "dumur" ve "Nasıl ya Mesleğim boyu yaşadıklarım ve gördüklerim bir rüya mıydı Onlar rüya idiyse bu ne Bu, şimdi kötü bir rüya ise, biz ne yaşıyoruz Neyin içine düştük" duygusu ile yaşıyorlar.
"Altın çağ" olarak anımsanan 1968'de gazeteciliğe başlayan ve "sömürgecilikten çıkış" döneminde Afrika'nın tüm büyük başkentlerinde AP büro şefliğini yapan, ardından gerçek bir dünya gazetesi olan "International Herald Tribune"un genel yayın yönetmenliğini üstlenen Rosenblum, "Kör bir açgözlülük ve umursamazlık dalgasıyla evren, otoriter rejmlere savruluyor" diyerek devam ediyor:
"Sadece ABD demokrasisi değil; makul bir dünya düzeni de dürüst habercilik üzerinde yükselir. Oysaki karşımızda, devasa kârların cazibesi ile gözü dönmüş medya yöneticileri ve de partizan propagandacılara yaslanan Trump'ın, gerçeğe açtığı bir cihat var. Bu, dürüst haberciliği olanaksız kılan bir ortamdır."
HÂLÂ NEDEN ŞAŞIRIYORUZHep böyle... İlk düşen kale "basın" oluyor.
Onu hemen arkadan "yargı" kalesi izliyor.