Masterchef'te 'şiddet' şov

Putin gençleşmek amacıyla geyik boynuzu kanıyla banyo yapıyor ve nükleer silah kullanmak konusundaki tereddütlerini gidermek için Moğol şamanlarla istişarede bulunuyormuş.

Bunlar magazin haberleri değil.

Der Spiegel gibi ciddi bir yayın organına konu olan iddialar.

Beri yanda, istenmeyen göçmenlerin kedi, köpek, benzeri evcil hayvanları yedikleri savıyla "yabancı düşmanlığı" kampanyasını sürdüren ABD başkan adayı Trump bulunuyor...

Yalan ile hakikat arasındaki tüm duvarların kalktığı ve bu muğlaklık içinde uluslararası düzenin bilinen kurallarının silindiği bir dönemde yaşıyoruz.

Ortadoğu'da Hollywood'a rahmet okutan bir büyük çağrı cihazı saldırısı taze cereyan etmiş.

İçeride... Aile arasında katledilen Narin'in vahşi sonu ve "beslenme çantalarını dolduramayan" yaşıtlarının kaygı veren geleceği ve sanki yarın seçim varmışça boş boş mevzu edilen siyasi parti anketleri konuşuluyor.

Akşam olduğunda artık yalnızca unutmak istiyorum.

Diziler berbat.

Bir dönemin reyting rekorları kıran Kızılcık Şerbeti, devrini tamamlamış.

Cenazeler, metresler, mal-mülk kavgası "aşırı drama" yüküyle odağını yitirmiş. Öyküye kaybolan inançla, bizler gibi oyuncular da "Bitse de kurtulsak" moduna girmişler.

'TUTTUĞUM GİBİ ATARIM!'

Geriye, her sezon farklı bir ilgiyle izlediğim bir Masterchef kalıyor.

Bu yıl, reality show'larda şimdiye değin görmediğimiz bir yarışmacı düzgünlüğü ve efendiliği ile örneğin dikkatimi çekiyor.

İlk kez fifti-fifti bir kadın-erkek dengesi kurulmuş.

Kadın yarışmacılar Tebriz'den gelen Şirin, Fransa'dan katılan Beyza ve dağlarda koyun otlatırken Masterchef'e katılmayı kafasına takan, evde soba üzerinde yemek yaparak kendine başka bir gelecek düşleyen Ayşe... kültürel çeşitlilik ve gençlere ufuk açan bir program profili vaat ediyor.

Ama o da ne

Geçen gece Bolulu Mehmet Şef, "Reis"i aratmayan bir üslupla birden yeri yerinden oynatıyor.

"Var ya!" diyerek kükrüyor ve Karadağ, Dubai, Maldivler'de deneyim kazanan bir özgüvenli yarışmacıya "Seni kolundan tuttuğum gibi buradan atarım!" diye posta koyuyor.

Niye

Balkan yemekleri istenmiş.

Yarışmacı "ajvar sosu"nu kendi bildiği gibi yapmış.

Üstüne, "öyle değil, aslı böyledir" tartışması açmış.

Sen misin şefin sözü üzerine söz söylemek ve şekil yapmak gafletinde bulunan

Şef Mehmet Yalçınkaya milyonların önünde, "Kendine gel. Beni ayar etme. Haddini bil!" diye avaz avaz bağırıyor.

Yarışmacılar donuyor.

Bana da, ekran başında kal geliyor.

Yarışmacıya boca edilen alabildiğine kaba, hoyrat bir ayarla güçlünün güçsüzü ezdiği bir sahneye tanık olduğum için donuyorum.

Gevşemek ve kafa boşaltmak için oturduğum bir TV programının önünde bu kez "Kendine gel!" diye yarışmacı ezikleyen bir şefin "öfke nöbeti"ne maruz kalıyorum.

Yaşamın her alanında zaten şiddet yaşıyoruz. Bir Masterchef'te egoları kontrol dışına çıkan şeflerin şiddetinden pay almadığımız kalmıştı.

ŞEF DİKTASININ SONU