Fedakârlık ve Risale-i Nur mesleği (1)

Risale-i Nur'un gayesi hk: Evet, efendiler! Gerçi Risale-i Nur sırf ahirete bakar; gayesi Rıza-yı İlahi ve imanı kurtarmak ve şakirtlerinin ise, kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebediden ve ebedi haps-i münferitten kurtarmaya çalışmaktır.

Fakat dünyaya ait ikinci derecede gayet ehemmiyetli bir hizmettir; ve bu millet ve vatanı anarşilik tehlikesinden ve nesl-i atinin biçareler kısmını dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır. Çünkü bir Müslüman başkasına benzemez. Dini terk edip İslamiyet seciyesinden çıkan bir Müslim dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez. Evet, eski terbiye-i İslamiyeyi alanların yüzde ellisi meydanda varken ve an anat-ı milliye ve İslamiyeye karşı yüzde elli lakaytlık gösterildiği halde, elli sene (SH.21) sonra yüzde doksanı nefs-i emmareye tabi olup millet ve vatanı anarşiliğe sevk etmek ihtimalinin düşünülmesi ve o belaya karşı bir çare taharrisi, yirmi sene evvel beni siyasetten ve bu asırdaki insanlarla uğraşmaktan katiyen menettiği gibi; Risale-i Nur u, hem şakirtlerini, bu zamana karşı alakalarını kesmiş; hiç onlarla ne mübareze, ne meşguliyet yok. (EMİRDAĞ LÂH. ESKİ SH: 20, MEK. NO: 7)

Risale-i Nur'un hizmetini tercih etmek ehl-i imana vacip hk: Elcevap: Risale-i Nur'un hizmet-i imaniyesinde bu zamanda binler tahribatçılara mukabil yüz binler tamiratçı lazım gelirken, hem benimle laakal yüzer katip ve yardımcı bulunmak ihtiyaç varken, değil çekinmek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idare takdirle ve teşvikle yardım ve temas etmek zaruri iken ve o hizmet-i imaniye hayat-ı bakiyeye baktığı için hayat-ı faniyenin meşgalelerine ve faydalarına tercih etmek ehl-i imana vacip iken, kendimi misal alarak derim ki: Beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan men etmekle beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i maneviyelerini kırmak ve benden ve Risale-i Nur dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zayıf, garip, kimsesiz bir biçareye, binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerde maddi bir hastalık nev inde insanlarla temas ve ihtilattan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmek ki, en ziyade merbut görülen bazı dostların bana selam vermemek, hatta bazı namazı da terk etmek derecesinde ürkütmekle kuvve-i maneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle, ihtiyarım haricinde bütün o manilere karşı, Risale-i Nur şakirtlerinin kuvve-i maneviyelerinin takviyesine medar ikramat-ı İlahiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında manevi bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur kendi kendine, tek başıyla, başkalarına muhtaç olmayarak, bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmış. Yoksa-haşa-kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek, hodfuruşluk etmek ise, Risale-i Nur'un ehemmiyetli bir esası olan ihlas sırrını bozmaktır. İnşaallah, Risale-i Nur kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de manen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır. (EMİRDAĞ LÂH. ESKİ SH: 48, MEK. NO: 27)