(Muhakemat'taki Dokuzuncu Mukaddeme'nin tahlil çalışmasının devamıdır.)
"Sabittir ki: Ekrem-i halk benî Âdemdir. İstidadı ve sanatı buna şahittir. Hem de benî Âdem'in en eşrefi, ehl-i hak ve hakikat olan doğru Müslümanlardır. Hakaik-ı İslâmiyet buna şehadet ettiği gibi, istikbalin vukuatı da tasdik edecektir. Hem de sabittir ki, ekmel-i küll Muhammed'dir (aleyhissalâtü vesselâm); mu'cizatı ve ahlâk-ı kâmilesi şehadet ettiği gibi, muhakkikîn-i nev-i beşer de tasdik ederler. Hatta a'dası da teslim ediyorlar ve etmeye mecburdurlar." (Age., s. 50/1)
Âlemde en şerefli yaratık insandır. İslâm tarihinin şahadetiyle insanlığın en şereflisi; "ehli hak ve hakikat olan doğru Müslümanlardır." İstikbal de bunu tasdik edecektir. Bir başka önemli hakikat: mu'cizeleri, mükemmel ahlâkı, hakperest araştırmacılarının şahitliği, düşmanlarının da O'nun bütün bu mükemmel hal, yaşayış, tavır, hayatı ve insanlığa miras bıraktığı şeriatıyla bütün güzellikleri teslim etmeye mecbur olduğu, insanlığın en mükemmeli, medar-ı şerefi, iftihar vesilesi Hz. Muhammed'dir. (asm)
"Acaba nev-i beşer şekavetiyle o fünunların şehadetini cerh ve istikrâ-i tammı nakz ve ibtal ve meşiet-i İlâhiyesinin karşısında temerrüd, taannüde muktedir olacak mıdır Kellâ, muktedir olmaz ve olamaz! Âdil ve Hakîm-i Mutlak'ın Rahman ve Rahîm ismine kasem ederim, nev-i beşer, şer ve kubuh ve bâtılı zahmetsiz, yani biselâmeti'l-emir ile hazmedemeyecektir; hem de hikmet-i İlâhiye müsaade etmeyecektir." (Age., s. 59/1) tespitini yapıyor.
Acaba, insanlık, şikâyetiyle, ilim ve fenlerin şahitliğini fikren çürütmeyi, bu muazzam ilmî gerçekleri yok sayıp, Allah'ın arzu ve kudretine, ilmin ve fıtratın sarsılmayan fıtrî kanunlarına karşı, inat edip, ayak diremeye muktedir olacak mıdır Asla olamayacaktır! Allah'ın Adil, Hakim, Rahman, Rahim, isimlerine yemin olsun insanlık asla bu çirkin, batıl düşünceyi hazmetmeyecek, İlâhî hikmet buna müsaade etmeyecektir.
"Evet, hukuk-u umumiye-i kâinata cinayet eden affolunmaz, rah-ı adem verilmez. Evet, binler sene şerrin galebesi, yalnız bu dünyada en ekal bin sene mağlûbiyet-i mutlaka ile netice verecektir. Âlem-i uhrada hayır şerri idam-ı ebedî ile mahkûm edecektir..."