Vefatının 64. yılında Bediüzzaman ve insanlığa mirası

Bediüzzaman Said Nursi 23 Mart 1960 tarihinde bir mübarek Ramazan gecesinde Peygamberler şehri Şanlıurfa İpek Palas Oteli 27 Numaralı odada Rahmet-i Rahmana kavuştu. Vefatının 64. Yılında onu rahmetle anıyoruz.

Onun kudsî iman davası dünya üzerinde hizmetlerle, parlamaya ve yankılanmaya devam ediyor. Biz de bu mukaddes davaya sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğiz inşaallah.

Öyle Semavî ve İlâhî hakikatler ki: Sadece Müslümanlar ve Türkler için değil, bütün insanlık için gündemde ve tarihe ve asırlara mal olmuş durumda!

Adı nur, davası nur, yolu nur, kalbi nur, fikirleri nur, hedefi nur, elinde, kalbinde, ruhunda nur!

İnsanlar ve insanlık için, dünyevi yaşantının bütün boyutlarını deruhte edip kuşatan prensipler!

"İnsaniyet-i Kübra olan İslâmiyetin" bütün emir, yasak ve hükümlerini detaylarıyla hayata geçiren bir "Hüsn-ü Misal" Müslüman, Müceddid olarak Ümmete ve insanlık tarihine iz bıraktı!

Bu fikirlerimizi teyit eden, Nur Camiası dışında Bediüzzaman ve Risale-i Nur hareketini takdir eden önemli şahsiyetlerin yorumlarınada bir bakalım:

Münevver Ayaşlı: "Nurcular ki dünyada gördüğüm insanların en iyileri, sakin, terbiyeli, edebli olanlarıdır. Zira büyük, pek büyük bir zât olduğu anlaşılan ve yarın daha iyi anlaşılacak olan Said Nursi Hazretlerinin yetiştirdiği, Nur Talebeleri memleketimizde nizam, temkin ve terbiye unsurudur. Daha şimdiye kadar bir yerde, bir tek hâdise çıkardıkları vâkî değildir ve olamaz."(10 Eylül 1967, Yeni İstanbul )

İlhami Soysal:"Said Nursi İnanmış bir kişidir. İnancının kavgasını yaşamı boyunca yılmadan sürdürmüştür. Kişisel çıkar ardında koştuğuna belirgin bir şey görüp duymadım ve okumadım. Benim için inanan ve inancı için kavga veren her insan saygıdeğerdir. Said Nursi de öyle, Nur içinde yatsın".

Cemil Meriç:"Benzerine güç rastlayacağımız dürüst, metin, dost ve bu toprağın bağrından fışkıran düşüncelerle dolu bir hazinedir Risale-i Nur. Said Nursi, Türk insanına kendi sesini, kendi iklimini ifşa ettiği için nesillerin hafızasına taht kurabilmiştir. Said Nursi'den niçin korkuluyor Işığa çıkan her düşünce isabetsizse başka bir düşünce ile cerh edilir. Tenkidin yerini cebre terk etmesi, aczimizin inkâr kabul etmez bürhanı olur."

Doç. Çetin Özek:"Said Nursi'nin ömür boyu inancı uğruna kavga edişini takdir etmişimdir."

Prof.Dr. Fahrettin Kerim Gökay:"Ben Said Efendi'yi yalnız din adamı değil, sosyal düşüncelere malik, kafasını ışıldatmış bir ilim adamı olarak tanıdım. 18 Mart1920, Yeşilay'ın kuruluşunda memleketin çok seçkin şahsiyetleri içinde Said Nursi Efendi, Genel Merkeze seçildi. O memlekete en sıkıntılı ve buhranlı günlerde hizmet etmiş bir zattır. Kuva-yı Milliye hareketini desteklemiştir. Bir din adamı olarak memleketin kurtuluşuna çalıştı ve söz sahibi oldu. Said Nursi memlekete, millete faydalı olmaya çalışmış bir adam. Fikri ne ise söylemiş, konferans vermiş, vaaz etmiş, yazı yazmış bir adam. Başka ne yapabilir Milli Harekette Ankara'ya gitmiş, kendisini hürmetle karşılamışlar ve ayakta alkışlanmış. Böyle bir adamın ne yapmak istediği sorulmaz. Çünkü eserleri ve yaptığı meydanda."(İstanbul Eski Vali ve Belediye Reisi, Yeşilay kurucularından )